Klasik telif türleri umumiyetle bir metin üzerine yapılan çalışmalarla vücut buldu ve gelişti. Esas alınan metnin niçin tercih edildiğinin sebepleri farklılıklar göstermektedir: Kısalığı, dil itibariyle muhkemliği, ders kitabı olması, kolay ezberlenebilirliği, müellifi, kutsallığı veya bereketli kabul edilmesi bunlar arasındadır. İlim anlayışı, geleneği sürdürme, hoca-talebe münasebetleri gibi başkaca etkili unsurlar da bu çerçevede değerlendirilebilir. Klasik telif türlerinin, bu arada şerh, haşiye ve telhislerin zayıf, verimsiz, vasıfsız birer telif türü olarak anlaşılmaya başlaması, giderek ağır tenkitlere konu edilmesi, muteber kaynak metin olmaktan uzaklaştırılması büyük ölçüde İslam dünyasının kendine yeterlilik fikrini kaybetmesi ve güvensiz bir ortama düşmesiyle alakalıdır. Bu makalede İslam ilim ve kültür mirasının kuşatılabilmesi için çok önemli olan telif türlerinin ortaya çıkışı, mantığı ve sistematiği üzerinde durulduktan sonra modernleşme döneminde bu türlere yöneltilen tenkitler ve bunların gizli veya açık sebepleri ile neticeleri ele alınmaktadır. Asıl soru, hem psikolojik hem de fiilî olarak şerh ve haşiyelere dönmeyi başaramadan İslamî ilimlerle irtibata geçmenin mümkün olup olmadığıdır
Alan : İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|