Görüntüleme
13
İndirme
5
Güngör Dilmen’in Ben Anadolu adlı tiyatro eseri ilkçağlardan günümüze Anadolu’da yaşamış kadınların gerçekle kurmaca arasında bir panoramasını çizmektedir. İlkçağlılar, Osmanlılar ve Cumhuriyetliler olmak üzere üç bölüme ayrılan eserde yazar, kadının belleğindeki birikimle bilincindeki değişimi sergilemeye çalışır. Dilmen, Anadolu’nun Ana Tanrıçası olduğu söylenen Kübele’den başlayarak, Prof. Dr. Muhibbe Darga’ya kadar Anadolu tarihini kadınların diliyle oyunlaştırır. Eserin gerçekle kurgu arasındaki farkı oldukça incedir. Kadın bakışının ve algısının zamanla karmaşıklaştığını, kadın kaygılarının, çatışmalarının şiddetlendiğini ve bu çeşitliliği arttıracak faktörlerin güçlendiğini göstermektedir. Başlangıçta, Kübele örneğinde olduğu gibi kadın, öncelikle yiyecek ve eş bulmayı kendine amaç edinirken, hayatla ilgili kaygılar ve çatışmalar arttıkça, birey olma, kabul görme, farklılıkların kabul edilebilmesi için çatışmaya girme, sanatsal farklılıklar yaratma ve nihayetinde daha derin acılara eğilme gibi kaygılar taşımaya başlamıştır. Kitabın Osmanlılar bölümündeki Nilüfer Hatun’un arzuları ve çelişkileriyle, Nigar Hanım’ın arzuları ve çelişkileri birbirinden farklıdır. Nitekim Nigar Hanım’ın kaygılarının karşısında Halide Edip’in kaygıları daha karmaşık, çatışmaları daha güçlüdür. Yazar, Anadolu’daki siyasi tarihin kadınlar gözüyle nasıl algılandığını sergilemeye çalışır. Meselelere uzak açıdan bakılmasını ve tarafsız olunmasını sağlamaya çalışırken aslında okur için bazı konularda farkındalık yaratmaya çalışır. Bu çalışmada Güngör Dilmen’in eserinde kadın söyleminin zaman içinde değişime uğrayıp uğramadığı ve yazarın bunu siyasi söylemle örtüştürme çabası irdelenecektir. Bu söylem biçimi incelenerek yazarın kadına ve kadının toplumdaki yerine bakışı da ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Güngör Dilmen's theatrical work, Ben Anadolu, carries a panoramic view of the women who lived in Anadolu from the early ages to the present day between reality and creature. In the work divided into three sections, the primitive, the Ottoman and the Republican, the writer tries to show the change in consciousness with the accumulation in the memory of the woman. From the Kubele, which is said to be the Mother Goddess of Anadolu, to Prof. Dr. Muhibbe Darga, Dilmen is playing the history of Anadolu with the language of the women. The difference between reality and fiction is very subtle. It shows that women’s sight and perception is getting complex over time, that women’s concerns, conflicts are increasing, and that the factors that will increase this diversity are increasing. In the beginning, as in the example of the Kubele, the woman first aimed at finding food and spouse, while the increasing concerns and conflicts about life began to carry concerns such as being individual, accepting, entering into conflict for the acceptance of differences, creating artistic differences, and eventually tending to deeper suffering. With the desires and contradictions of Nilüfer Hatun in the Ottoman chapter of the book, the desires and contradictions of Mrs. Nigar are different from each other. In fact, in the face of Mrs. Nigar's concerns, Halide Edip's concerns are more complex, and conflicts are stronger. The author tries to show how the political history in Anadolu is perceived by the eyes of women. While trying to ensure that issues are viewed from a distance and being neutral, it actually tries to create awareness on some topics for the reader. In this study, the work of Güngör Dilmen is that the woman's speech has not changed over time and the writer's effort to combine it with political speech will be overwhelmed. This way of speech will be studied and the author’s view of the woman and the woman in society will also be revealed.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Makale Detay 
Benzer Makaleler
PDF Görüntüle
Dergi Bilgisi
Eseri Dinleyin
Alıntı Yap
Bu Sayfayı Yazdırın
Paylaş
Mendeley
