Uluslararası ilişkilerde güvenlik konusunda realist paradigma uzun süre hakimiyetini devam ettirmiştir. Uluslararası ilişkiler literatüründeki güvenlik yaklaşımlarının realist paradigmadan- geleneksel güvenlik anlayışından- farklılaşması ise Soğuk Savaş sonrasında başlamıştır. Bu dönemde yaşanan gelişmeler geleneksel güvenlik anlayışını tartışmaya açmıştır. Bu tartışmalar, güvenliğin hem genişlemesini hem de derinleşmesini beraberinde getirmiştir. Ulusal güvenliğin yanı sıra siyasi, iktisadi, toplumsal ve ekolojik konular da güvenlik kapsamında değerlendirilmeye başlamıştır. Bu genişletilmiş güvenlik anlayışı ile birlikte devletler dışında bireyler, milletler, azınlıklar, çevre gibi başka unsurlar da güvenliğin nesnesi haline gelmiştir. Böylece yalnızca egemenlik ve toprak bütünlüğü risk altında olan değerler olmaktan çıkmış, bunların yanı sıra ulusal birlik, kimlik, eşitlik, sürdürülebilirlik ve hayat kalitesi gibi değerlerin de önemli olduğu vurgulanmıştır. Güvenliğin nesnesinde ve buna bağlı olarak korunacak değerlerde meydana gelen bu çeşitlenme, uluslararası ilişkiler yaklaşımlarının “Güvenlik nasıl sağlanacak?” sorusuna verdiği cevapları da etkilemiştir. Bu bilgiler doğrultusunda bu çalışmada, uluslararası ilişkiler teorilerinin güvenlik yaklaşımları incelenmiştir. Geleneksel güvenlik yaklaşımına ek olarak liberal, Marksist, sosyal inşacılık, postyapısalcı, eleştirel, feminist, İngiliz Okulu, Kopenhag Okulu güvenlik anlayışları araştırma konusu yapılmıştır. Çalışma sonucunda güvenliği sağlama konusunda geleneksel güvenlik anlayışının güç ve kapasite artırımına yaptığı vurgudan farklı olarak, diğer uluslararası ilişkiler yaklaşımlarının işbirliği, ticaret, kimlik ve karşılıklı inşa süreçleri gibi unsurları ön plana çıkardığı tespit edilmiştir.
Field : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|