Laodikeia nekropolü, antik kentin dört yanında geniş bir alana yayılmış ve genel olarak Hellenistik Dönem’den, Erken Bizans Dönemi’ne (M.S.7.yy’ın başları) kadar kullanılmıştır (Şimşek, 2007). Özellikle Roma İmparatorluk Dönemi’nde giderek artan nüfus ve zenginleşen kentin nekropol alanlarından elde edilen izole ve cinsiyeti belirlenmiş 115 bireye ait 1223 daimi diş, patolojik açıdan; aşınma, çürük, apse, diş taşı, periyodontal hastalık, antemortem diş kaybı ve hipoplazi incelenmiştir. Laodikeia toplumunda, diş ve çenelerde; çürük %2,62, apse %3,80, diş taşı %31,23, antemortem diş kaybı %7,78, hipoplazi %11,36, alveol kaybı %50,61 oranlarında rastlanılmıştır. Dişlerde en sık rastlanan aşınma 4 derece olmak üzere %34,60 oranında belirlenmiştir. Elde edilen veriler Eski Anadolu toplumları ile karşılaştırıldığında Laodikeia toplumunun tarım ve hayvancılık ile uğraşan toplumlara yakın beslenme şekline ve diş sağlığına sahip olduğu belirlenmiştir. Laodikeia şehrinin verimli ovası ve ikliminin uygun oluşu, gelişmiş sulama sistemine sahip olması bölgede oldukça çeşitli besin ürünlerinin elde edilmesine (üzüm, nar, incir, zeytin vs) ve hayvancılığın (koyun, keçi, sığır, horoz, tavuk, deniz ürünleri) yaygın olmasına başlıca etkendir. Laodikeai şehrinin konumu ve ticari ilişkileri dolayısıyla başka kültürlerle etkileşim halinde olmasına bağlı olarak oldukça çeşitli besin ürünlerinin elde edilmesi ve pişirilmesi konusunda halkın gerekli bilgiye ve zengin bir beslenme şekline sahip olduğu söylenebilinir. Elde ettiğimiz sonuçlar ve arkeolojik veriler, Laodikeia kenti bireylerinin besin içeriğinin; düşük oranda karbonhidrat, yüksek oranda protein ve yağlardan oluştuğu izlenimini vermektedir.
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|