XXI. yüzyılda parçalanma ve yok olma tehdidinin hemen her coğrafyadan ve her refah seviyesinden devletler bakımından geçerli olabileceğinin pek çok örneği mevcuttur. Kimi devletler muhtelif zamanlarda ve düzeylerde bu gerilimi yaşarlarken bir dönem sömürge veya manda idaresi altında kalmış pek çok devlet bölünme veya yok olma tehlikesi ile neredeyse kuruluşlarından itibaren karşı karşıyadırlar. Devletleşme süreçleri ve sınırları bölgesel gerçekliklerden ziyade mandater veya sömürgeci gücün çıkarlarına göre belirlenmiş olan bu yapay devletlerin başarısızlık veya kırılganlık endekslerinde sürekli zirvede olmaları ve parçalanma ya da çöküş tehdidini devamlı surette yaşamaları tesadüf değildir. Bu çalışma İngiltere’nin Irak’ın kuruluş sürecindeki belirleyiciliğine odaklanarak kuruluş şeklinin, zamanının ve koşullarının ülkenin kendi iç dinamiklerinden ziyade İngiltere’nin politik tercihlerine dayandığını ortaya koymaktadır. Mezopotamya’daki milliyetçi Arapların I. Dünya Savaşı öncesinde beliren bağımsızlık ideallerine rağmen neticede ortaya çıkan devlet, onların ideallerini değil İngiltere’nin bölgedeki varlığını idame ettirme amacını yansıtmıştır. Dolayısıyla modern bir ulus-devlet olarak ortaya çıkmış gibi görünse de Irak’ın kuruluşu büyük ölçüde yapay bir süreçtir. Irak’ın bugün yaşadığı sorunlar, kuruluşundaki yapaylığın doğrudan doğruya bir sonucu olmasa bile Iraklı olmayan birinin kral olarak seçilmesi, idari yapının İngiliz çıkarlarını korumaya yönelik olarak tasarlanması ve Musul’un Türkiye’den koparılarak Irak’a bağlanması gibi kritik adımlar pek çok problemi barındırmaya yetecek ölçüde geniş bir zeminin oluşmasını sağlamıştır.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|