Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 64
 İndirme 26
19. YÜZYIL İNGİLİZ EDEBİYATI VE TÜRK EDEBİYATI’NDA KADINLARIN DÜŞÜŞÜ: KARŞILAŞTIRMALI BİR YAKLAŞIM
2015
Dergi:  
The Journal of Academic Social Science Studies
Yazar:  
Özet:

Âdem ve Havva'dan bugüne değin, tüm dünyada ikinci cins muamelesi ile karşılaşan kadın, hep günahkâr bir yaratık olarak görüldü ve yaygın bir anlayışla femme fatale (ölümcül yazgı)'nin birer türü olarak Havva'nın ilk günahından dolayı lanetlenip suçlandı. Dişi cinse bu tür bir İncilsel ve ataerkilsel bakış açıları birçok edebiyat metinlerine Havva'nın kızları, 'melek' ve 'canavar' imgeleri ile 'kurban kadınlar' olarak yansıtıldı. On dokuzuncu yüzyılın, hem Victoria dönemi İngiliz edebiyatında hem de Osmanlı dönemi Türk edebiyatında düşmüş kadın imgeleri, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde Charles Dickens'ın Oliver Twist (1838), David Copperfield (1850), Elizabeth Gaskell'in Mary Barton (1848), Mary Elizabeth Braddon'ın Lady Audley’s Secret (1862), William Makepeace Thackeray'nin Vanity Fair (1847-48); Charlotte Brontë'nin Jane Eyre (1847), Emily Brontë'nin Wuthering Heights (1847), Oscar Wilde'ın Salome (1891), Thomas Hardy'nin Tess of the d’Urbervilles (1889-1891); Şemsettin Sami'nin Taaşşuk-i Talât ve Fıtnat (1872), Namık Kemal'in Intibah (1876), Ahmet Mithat Efendi'nin Yeryüzünde Bir Melek (1879), Henüz On Yedi Yaşında (1881), Karnaval (1881), Dürdane Hanoum (1882), Fatma Aliye Hanım'ın Muhâzarât (1892), Nabizade Nazım'ın Zehra (1894-1896), Sami Paşazade Sezai'nin Sergüzeşt (1889), Halit Ziya Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu (1900) gibi İngiliz ve Türk yazarların eserlerinde önemli bir yer aldı. Bu çalışmada, kadınların gerçek yaşamda ve kurgu dünyasında erkek cinsi karşısında ikincilliğinin nedenleri ve sonuçları, evdeki kadını melek ya da masum; dışarıdaki (kamusal yaşamdaki) kadını ise düşmüş ya da canavar olarak tanımlayan gelenek ve görenekler, gerek Victoria gerekse de Türk toplumunun dokunulamaz değerleri, Thomas Hardy'nin Tess of the d’Urbervilles ile Nabizade Nazım'ın Zehra adlı romanlarına odaklı olarak karşılaştırmalı edebiyat kuramı ve feminist eleştiri kuramı bağlamında benzer ve farklılıklarıyla karşılaştırılacaktır. Burada, ister melek olsun isterse de canavar, düşmüş kadının 19. yüzyıl toplumunun gözlerinde ataerkil otoritenin birer kurbanı oldukları gerçeğini, bu iki romandan sunulan femme fatale (ölümcül yazgı) ya da ölümcül kadınlara göndermelerde bulunarak kanıtlamaya çalışıyorum.

Anahtar Kelimeler:

Fall Of Women In British Literature and Turkish Literature Of 19th Century: A Comparative Approach
2015
Yazar:  
Özet:

From Adam and Eve to the present, woman having treated as a second sex in all over the world, has been doomed and blamed because of Eve's original sin developing as a kind of femme fatale, and described as a sinner creature. These kinds of Biblical and patriarchal points of view to female sex were reflected to the literary works as the Eve's daughters or 'angel' and 'monster' images to 'victimized women'. In both British literature of Victorian period and Turkish literature of Ottoman period of Nineteenth century fallen images of women had an importance place consciously or unconsciously in fictional works of British and Turkish writers such as Charles Dickens's Oliver Twist (1838), David Copperfield (1850), Elizabeth Gaskell's Mary Barton (1848), Mary Elizabeth Braddon's Lady Audley’s Secret (1862), William Makepeace Thackeray's Vanity Fair (1847-48); Charlotte Brontë's Jane Eyre (1847), Emily Brontë's Wuthering Heights (1847), Oscar Wilde's Salome (1891), Thomas Hardy's Tess of the d’Urbervilles (1889-1891), as for Turkish novel of the same age, Şemsettin Sami's Taaşşuk-i Talât ve Fıtnat (1872), Namık Kemal's Intibah (1876), Ahmet Mithat Efendi's Yeryüzünde Bir Melek (1879), Henüz On Yedi Yaşında (1881), Karnaval (1881), Dürdane Hanoum (1882), Fatma Aliye Hanım's Muhâzarât (1892), Nabizade Nazım's Zehra (1894-1896), Sami Paşazade Sezai's Sergüzeşt (1889), Halit Ziya Uşaklıgil's Aşk-ı Memnu (1900) In this study, the reasons and results that women were subordinate to men in reality and fiction in British and Turkish novels, , the social customs describing woman at home as angel or innocent; and woman outside as fallen or monster, both Victorian and Turkish societies' 'untouchable' virtues, by focused on Tess of the d’Urbervilles by Thomas Hardy and Zehra by Nabizade Nazım, are compared and contrasted in the light of literary works in terms of comparative literature theory and feminist literary criticism. Here I argue the fact that fallen woman as either angel or monster was a victim of patriarchal authority in the eyes of society of 19th century, referring to the femme fatales or fatal women represented in the novels.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler




The Journal of Academic Social Science Studies

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 3.435
Atıf : 11.398
2023 Impact/Etki : 0.042
The Journal of Academic Social Science Studies