Satıraltı sözlükler, madde başlarının tanımlanmasında diğer sözlüklere oranla daha kısıtlı imkânlara sahiptir. Sözcükleri tanımlamada kullanılan alan sadece satraltı olduğu için karşımıza alan sıkıntısı çıkmaktadır. Öte yandan satıraltı tanımlama tekniğinde madde başı karşılıklar verilirken alan sıkıntısı olması nedeniyle doğrudan ifadeye gidilmeye çalışılması anlam bulanıklığınıaza indirmektedir. Madde başı olan sözcükkesin,net biçimde ifade edilmeye çalışılmaktadır. Bu çalışmada ele alacağımız eser Arapça satıraltı 16.yüzyılda yazılmış Kitabü’l-müsellese adlı satıraltı Türkçe sözlüktür. Yer yer Farsça karşılıkların da eklenmesiyle sözlük üç dilli bir nitelik kazanmaktadır. Eserin Türkçesinin 16. yüzyıl olması Arapça-Farsça etkininyoğun olduğu dönemlerden birine rastlamaktadır. Bu bağlamda madde başları 9. yüzyıl Arapçasıyla yazılmış olan sözcüklerin çoğu zaten bu dönem Türkçesinde olan Arapça ve Farsça sözcüklerden oluşmaktadır. Bu açıdan satıraltı karşılıklar verilirken zaten 16. yüzyıl Türkçesine girmiş sözcükler eşanlamlı statüde değerlendirilmiş ve yazar bu noktada bazı farklı uygulamalara gitmiştir. Bunlardan her biri farklı açılardan değerlendirilecek ve belirli sınıflandırmalar oluşturulacaktır. Eşanlamlı karşılıkların verilmesinde nasıl bir yöntemin izlenmiş olduğu ele alınacaktır. Bunla birlikte o dönemden günümüz Türkçesine geçişte Arapça ve Türkçe karşılıkların durumu değerlendirilecektir. Örneğin, o dönemde Arapçası satıraltı Türkçe olarak verilen bir sözcüğün günümüz Türkçesinde yaşayıp yaşamadığı, etkinliğini azaltıp azaltmadığı gibi çeşitli tespitler sağlanmaya çalışılacaktır. Çalışmamız metin merkezli bir çalışma olup sözvarlığına dayanmaktadır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|