1980’den sonra Türkiye’de sosyalist partilerin siyaset anlayışını biçimlendiren üç temel gelişmeden söz edilebilir. Bunlardan ilki, bu tarihle birlikte neoliberalizmin ekonomik, siyasal ve kültürel olarak yeni bir yaşam tarzını öne çıkaracak biçimde “iktidara” gelmesidir. 1990’larda neoliberalizmin iktidarı daha da yaygınlaşmış; temelde teknik alanlardaki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan ve küreselleşme adı verilen yeni evre ile etkilerini tüm dünya üzerinde göstermeye başlamıştır. Bununla bağlı olan ikinci temel gelişme, Sovyetler Birliği ve Doğu Bloğu Ülkeleri’nde yaşanan çözülme ve liberal dönüşümdür. Bu iki gelişme, genel olarak sosyalist dünya görüşü ve bunu yaşama geçirmeye yönelik mücadele veren tüm örgütler üzerinde belli etkilerde bulunurken, Türkiye’deki parti ve örgütler bir başka sarsıcı gelişmeye daha maruz kalmışlardır. Bu da 12 Eylül darbesi ve bunu izleyen askeri yönetim döneminin otoriter yönetim anlayışıdır. Sonuç olarak, askeri yönetimin doğrudan etkilerinin ortadan kalkmaya başladığı 1980 ortalarında toparlanmaya başlayan Türkiye’deki sosyalist örgütler, neoliberalizmin ortoriterlikle eklemlendiği “yeni” bir toplumsal ve siyasal yaşamda, üstelik Sovyetler Birliği’nin dağılmasının yarattığı olumsuzluklarla da baş ederek varolmaya çalışmak zorunda kalmışlardır. Bu yeni düzenin sosyalist mücadele ve siyasal alanın kendisi açısından en önemli etkisi “siyasetin siyasetsizleştirilmesi” olgusudur. Siyasetin kurucu özelliği ortadan kaldırılmaya, teknik bir mesele haline getirilmeye çalışılmıştır. Bu çaba, iktisadın ve bunun bir parçası olarak kendi çıkarını kollayan bireyin ön plana çıkarılması; sınıfsal kimliklerin yerine cemaatçi kimliklerin yerleştirilmesi ve nihai olarak siyasal alanın parçalı bir yapıya kavuşturulması ile gerçekleşmiştir.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|