Türk dünyası içinde sözlü edebiyat geleneğinin gücü bilinmektedir. Özellikle Türkçe sözlü edebiyat ürünlerine (koşuk, sav, sagu, destan) daireski kaynak olan Divanü Lûgat-it-Türk’ten itibaren bu durum açıkça görülmektedir. Sözlü edebiyat geleneğinin önemli unsurlarından biri de atasözleridir. Atasözleri, bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısının aynası gibidir. Bir olayın ve durumun toplum tarafından nasıl ele alındığını burada görmek mümkündür. Atasözleri, toplumun kabul ettiği ve asırlarca toplumun düşünce ve mantık süzgecinden geçerek günümüze kadar ulaşmış kısa ve özlü ifadelerdir. Atasözlerinin kimin tarafından ne zaman söylendiği bilinmemektedir. Bu nedenle toplumun ortak malıdırlar. Günümüzde yazılı edebiyattan ziyade dilsel varlığını sözlü edebiyat üzerinden sürdürmeye çalışan Türk halkları bulunmaktadır. Bu halklarınbelirgin özellikleri geniş kapsamda yazı dilinin geç dönemde ortaya çıkması ve konuşur sayısının az olmasıdır. Kırımçak Türkleri de bu Türk halklarındandır. Musevî inancına sahip bu halkın ilk yazılı ürünleri genellikle dinsel metinlerin çevirilerinden ibarettir. Günümüzde özellikle Rusçanın büyük etkisiyle kaybolmaya yüz tutmuş bu Türk lehçesindeki sözlü edebiyat ürünlerinin ancak bir kısmı kayıt altına alınabilmiştir. Çalışmamızda bu sözlü edebiyat ürünlerinden Kırımçak atasözleri ele alınacaktır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|