Yavuz Sultan Selim’in, Ridaniye Seferi’nden sonra Kahire’de bulunan son Abbasi Halifesi III. Mütevekkil-Alellah’dan hilafeti devralması ile Osmanlı hilafeti başlamıştır. Halifelik Kurumu, Osmanlı’da uzun yıllar varlığını sürdürmüştür. Ne var ki, Birinci Dünya Savaşı esnasında Osmanlı Padişahı V. Mehmet, halife olması hasebiyle Cihad-ı Ekber ilan etmişse de bu çağrısı İslâm âlemi tarafından bir karşılık bulmamıştır. Böylece tarihi süreç içinde hilafetin İslâm âlemi üzerinde bir işlevinin kalmadığı görülmüştür. Bununla birlikte Birinci Dünya Savaşı’nda yenilen Osmanlı Devleti’nin toprakları işgal edilince Milli Mücadele Dönemi başlamıştır. Milli Mücadele’nin başlaması gerek toplumda gerekse devlet kurumlarında yeni bir dönüşüme neden olmuştur. Bu kapsamda Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Cumhuriyet’e geçiş evresinde din ve devletin ayrılması ve hilafetin kaldırılması gibi hususlar gündeme gelmiştir. Ayrıca Milli Mücadele’nin kazanılması ülkede siyasi olaylar silsilesinin önünü açmıştır. Bu dönemde lâiklik, devlet ve toplum modernleşmesinin temelini oluşturmuştur. Hilafetin ilga edilmesi ve medreselerin kapatılması gibi lâik uygulamalarla devlet, dini kimlikten tamamen uzaklaşmıştır. Dolayısıyla yaşanan bu hadise, bilhassa geleneksel yapıya sahip olan toplumun bazı kesimlerinden tepki görmüştür. Bu bağlamda Diyarbakır ve dolaylarında 13 Şubat 1925’te yeni devletin siyasal sistemini tehdit eden Şeyh Sait İsyanı, bir muhalefet hareketi olmuştur. Bu muhalifler, dini propaganda yaparak bu dönemdeki lâik ve demokratik anlayışının ve bu doğrultudaki uygulamaların İslâmiyet’e zarar verdiğini hatta İslâm dinini ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu belirtmişlerdir. Ne var ki, Cumhuriyet kadroları, bu yeni rejim şekli olan lâikliğe karşı tepki gösterenlere müsamaha göstermemiş ve onlara karşı ciddi önlemler almışlardır. Bu minvalde İstiklal Mahkemeleri kurulmuş ve Şeyh Sait başta olmak üzere kırk yedi kişi yargılanıp idam edilmiştir. “Diyarbakır ve Çevresinin Hilafetin Kaldırılmasına Karşı Verdiği Tepkiler Üzerine Bir İnceleme” isimli makalede, yurdun çeşitli yerlerinde olduğu gibi Diyarbakır ve dolaylarının, Atatürk döneminde lâiklik adına ortaya konulan bazı uygulamalar, bu uygulamaların toplumun bazı kesimlerinde nasıl karşılandığı ve gösterilen tepkiler ele alınıp incelenecektir.
Yavuz Sultan Selim's last Abbasi Khalifa III in Cairo after the Ridaniye Seferi. It was the beginning of the Holy Spirit, and the beginning of the Holy Spirit, and the beginning of the Holy Spirit. The Halifelik Institution continued its existence in Ottoman for many years. However, during the First World War, the Ottoman Padişah V. Mehmet declared the Jihad-i Ekber as a calife, but this call has not been answered by the Islamic world. In the history of Islam, there has been no form of Islam. However, when the territory of the Ottoman State, defeated in the First World War, was occupied, the national struggle period began. The beginning of the national struggle has led to a new transformation in the public institutions. In this context, after the First World War, the phase of transition to the Republic has come to the agenda of aspects such as the separation of religion and state and the removal of the hilafeti. The victory of the national struggle has also opened the front of political events in the country. During this period, laicity formed the foundation of state and society modernization. Through the practices such as the defeat of the Hilafetin and the closure of the medreses, the state has completely disappeared from the religious identity. This event, therefore, has seen a reaction from some sections of the society that have a traditional structure. In this context, the Sheikh Sait Rebellion, which threatened the political system of the new state on 13 February 1925, was a movement of opposition. These opponents, by doing religious propaganda, pointed out that the laic and democratic understanding of this period and the practices in this direction have damaged Islam and even aimed at eliminating the Islamic religion. However, the Republican personnel did not forgive those who reacted against the laicity of this new form of regime and took serious measures against them. In this minval, the Istiklal courts were established and 47 persons, including Sheikh Sait, were judged and executed. In the article entitled "A Review on the Reactions of Diyarbakır and its Environment Against the Elimination of Hilafetin", as in various places of the country, Diyarbakır and therefore, some of the practices presented in the name of laicity in the Atatürk period, how these practices are welcomed in some sections of society and the reactions shown will be discussed and studied.
Alan : Eğitim Bilimleri; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|