Şüphelinin/sanığın hakkındaki suçlamadan haberdar edilmesi, bir hak olarak Anayasa’da açıkça düzenlenmemiştir. Anayasa Mahkemesine göre suçlamayı öğrenme hakkının anayasal dayanağı Anayasa’nın 36. maddesidir. Bununla birlikte Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinde, şüphelinin/sanığın suçlamadan haberdar edilmesini istemesi bir hak olarak açıkça öngörülmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre (AİHM) Sözleşme’nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen güvenceler, aynı maddenin (1) numaralı fıkrasında güvence altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının birer özel görünüm biçimidir. Bu sebeple şüphelinin/ sanığın suçlamadan haberdar edilmediği bir yargılamanın hakkaniyete uygun olduğu söylenemez. Anayasa Mahkemesi suçlamayı öğrenme hakkının anayasal temellerini ve sağladığı anayasal teminatları belirlerken Sözleşme’yi ve ilgili AİHM kararlarını gözetmektedir. Bu bağlamda Türk hukukunda anayasal düzeyde bir güvence olarak suçlamayı öğrenme hakkı, adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak Anayasa Mahkemesi içtihatlarıyla ete kemiğe bürünmüştür. Asgari güvenceler sağlayan anayasal düzeyde bu hakkın birer yansıması olarak ilgili usul kanununda daha ileri düzeyde hükümler de mevcuttur. Ancak çalışmada, suçlamayı (isnadı) öğrenme hakkı -Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları ışığında- Anayasa ve Sözleşme’nin sağladığı güvenceler çerçevesinde değerlendirilecektir. Bu değerlendirme, suçlamayı öğrenme hakkının 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki (CMK) yansımaları da gözetilerek yapılacaktır.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|