Merkez-çevre paradigması yöneten-yönetilen ayrımını değerler sistemi üzerinden tanımlar. Buna Göre her toplumun bir merkezi vardır. Bu merkez halkın büyük bir çoğunluğu tarafından kabul edilen ve bürokratik elit tarafından korunan değerlerden oluşur. Merkez tek ve değişmezidir. Tek ve değişmez olan merkezin karşısında ise çevre yer alır. Paradigma bürokratik eliti merkezin değerlerinin koruyucusu olarak kabul eder. Paradigma, sistemin kırılma noktalarını açıklamadaki yetkinliği sayesinde Türk siyasal hayatının hâkim paradigması konumuna gelmiştir. Bununla birlikte paradigmanın 2000 sonrası Türkiye siyasetini açıklama noktasında yetersiz kaldığı yönünde eleştiriler de söz konusudur. Yükseköğretim bürokrasisi, askerî bürokrasi ve yargı bürokrasisi Türkiye'de bürokratik elitin en önemli aktörleridir. Bu çalışmada, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının yargı ve yükseköğretim bürokrasisi ile olan ilişkisi ele alınacaktır. Bu bürokratik kadrolarda Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının ikinci dönemi ile birlikte başlayan değişim merkez-çevre paradigmasına yöneltilen eleştirileri güçlendirmektedir. Bu bağlamda literatür taraması ve derinlemesine arşiv araştırması sonucu elde edilen bilgilerle geleneksel bürokratik yapının değişimi ve bu değişimin sonuçları ortaya konarak, Türkiye siyasetinde geleneksel merkezin dönüştüğü fikri işlenecektir.
Alan : Filoloji; Hukuk; İlahiyat; Sağlık Bilimleri; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|