Klasik Türk edebiyatı yüzyılları boyunca şiirde yer adlarının çeşitli işlevlerle kullanımına sıkça rastlanmaktadır. Şairler şehir, yurt, diyar, memleket, mülk, milket yahut iklim olarak tabir ettikleri yerleşim yerlerine; dağ, deniz, nehir ve ova gibi coğrafi yer şekillerine ve hamam, cami, köprü, çeşme gibi mimari yapılara şiirlerinde yer verirken adı geçen yerlerin siyasi, ticari ve kültürel geçmişine de ışık tutarlar. Bu doğrultuda klasik Türk edebiyatı metinlerinde yer adlarının hangi bağlamlarda ve ne tür işlevlerle yer aldıklarının tespitinin, diğer bir deyişle Osmanlı şiirinde yer adlarının kullanımının Osmanlı kültür tarihinin ipuçlarını verdiğini söylemek mümkündür. Bu alanda yapılmış birçok kıymetli çalışma da şiirde mekânların kullanımının değerlendirilmesiyle şiir ve şehir birlikteliğinin tespitinin önemini ortaya koyar niteliktedir. Günümüzde Afganistan ve Tacikistan sınırları içerisinde geniş bir coğrafyaya yayılmış, güneyinde Hindukuş dağları, doğusunda Doğu Türkistan, batısında Kunduz ırmağı bulunan ve altın, yakut ve sair madenlerin çıkarıldığı Bedahşan bölgesi de şairlerin kültürel ve sosyal özellikleriyle eserlerinde sıklıkla andıkları, birbirinden farklı ve renkli hayaller içerisinde zikrettikleri yüzlerce yerden biridir. Bu makalede, klasik Türk edebiyatının tüm yüzyıllarını kapsayan bir taramanın sonucunda gazellerden elde edilen veriler kullanılarak, Bedahşan’ın şiirde nasıl ele alındığının incelenmesi, bölgenin hangi hayaller ve benzetmeler içerisinde şiirsel malzeme olarak kullanıldığının tespit edilmesi ve böylelikle mekânın şiirde temsilinin farklı bir örneğinin ortaya konulması amaçlanmaktadır.
Klasik Türk edebiyatı yüzyılları boyunca şiirde yer adlarının çeşitli işlevlerle kullanımına sıkça rastlanmaktadır. Şairler şehir, yurt, diyar, memleket, mülk, milket yahut iklim olarak tabir ettikleri yerleşim yerlerine; dağ, deniz, nehir ve ova gibi coğrafi yer şekillerine ve hamam, cami, köprü, çeşme gibi mimari yapılara şiirlerinde yer verirken adı geçen yerlerin siyasi, ticari ve kültürel geçmişine de ışık tutarlar. Bu doğrultuda klasik Türk edebiyatı metinlerinde yer adlarının hangi bağlamlarda ve ne tür işlevlerle yer aldıklarının tespitinin, diğer bir deyişle Osmanlı şiirinde yer adlarının kullanımının Osmanlı kültür tarihinin ipuçlarını verdiğini söylemek mümkündür. Bu alanda yapılmış birçok kıymetli çalışma da şiirde mekânların kullanımının değerlendirilmesiyle şiir ve şehir birlikteliğinin tespitinin önemini ortaya koyar niteliktedir. Günümüzde Afganistan ve Tacikistan sınırları içerisinde geniş bir coğrafyaya yayılmış, güneyinde Hindukuş dağları, doğusunda Doğu Türkistan, batısında Kunduz ırmağı bulunan ve altın, yakut ve sair madenlerin çıkarıldığı Bedahşan bölgesi de şairlerin kültürel ve sosyal özellikleriyle eserlerinde sıklıkla andıkları, birbirinden farklı ve renkli hayaller içerisinde zikrettikleri yüzlerce yerden biridir. Bu makalede, klasik Türk edebiyatının tüm yüzyıllarını kapsayan bir taramanın sonucunda gazellerden elde edilen veriler kullanılarak, Bedahşan’ın şiirde nasıl ele alındığının incelenmesi, bölgenin hangi hayaller ve benzetmeler içerisinde şiirsel malzeme olarak kullanıldığının tespit edilmesi ve böylelikle mekânın şiirde temsilinin farklı bir örneğinin ortaya konulması amaçlanmaktadır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|