Oyunun, tamamen biyolojik veya fiziksel bir faaliyetin sınırlarını aştığını, anlam bakımından zengin bir işlevi olduğunu, oyunda yaşamın doğrudan gereksinimlerini aşan ve eyleme anlam katan bağımsız bir unsurun ‘oynamak olduğunu’ savunan Johan Huizinga’ya göre oyun kültürden daha eskidir. Huizinga’nın oyun oynayan insan olarak adlandırdığı Homo Ludens varoluşundan beri hayatın gereklerine hazırlanmak, hayatın talep ettiği ciddi faaliyetlere hazırlık antrenmanı yapmak veya gevşeme ihtiyacını gidermek için oyun oynadığını savunur. Günümüze gelindiğinde oyunun varlığını farklı şekillerde sürdürdüğünü, 1960’lardan itibaren teknolojiyle beslenerek dijital olarak evrimleşmiştir. Dijital oyunlar doğaları gereği katılımcısı (kullanıcı/ oyuncu) olan, belirli kurallar ve hedefler doğrultusunda yönetilen, sanatsal gücünü ortaya koyabilen farklı dijital platformlarda çalışan etkileşimli uygulamalardır. İnterdisipliner bir çalışmayla ortaya çıkan, pek çok alanı içinde barındıran dijital oyunlar, özellikle sanatsal gücünü kullanıcıların karşılaştığı oyunun görsel yüzü (arayüzü) aracılığıyla gösterebilmektedir. Bu çalışmada, dijital oyunların sanat olup olmadığı ve oyun konsept tasarımı sürecinin estetik değer açısından önemi irdelenmekte, sanat dünyasındaki yeriyle rolünü keşfetme üzerine tartışılmaktadır.
According to Johan Huizinga, which claims that the game is completely beyond the limits of a biological or physical activity, that it has a meaning-rich function, that it is an independent element in the game that exceeds the direct requirements of life and adds meaning to action, the game is older than the culture. The Homo Ludens, whom Huizinga has called the gameplay man, has since existed, claimed that he has played the game to prepare for the needs of life, to prepare for the serious activities that life demands or to solve the need for relaxation. To date, the game has continued its existence in different ways, and since the 1960s it has evolved digitally by feeding technology. Digital games are interactive applications that work on different digital platforms that can demonstrate their artistic power, managed in accordance with specific rules and goals, which are a participant (user/player) according to their nature. The digital games, which arise by an interdisciplinary study, host within many areas, can show their artistic strength especially through the visual face of the game that users encounter. This study discusses whether digital games are art and the importance of the game concept design process in terms of aesthetic value, exploring its role with its place in the art world.
Alan : Güzel Sanatlar; Mimarlık, Planlama ve Tasarım; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|