Bu çalışmanın konusu, “Hikâye-i Manzûme Be-inşâʾ-i Prusalı Hasîb Efendi” başlıklı manzum bir aşk hikâyesidir. Şiirde bir mahlas bulunmamakla birlikte başlıktaki ifadeden eserin Bursalı Hasîb Efendi’ye ait olduğu anlaşılmaktadır. Mü’minzâde Ahmed Hasîb Efendi’nin 1166/1752-3 yılında vefat ettiği bilindiğine göre -mesnevinin şairine ilişkin yukarıdaki tespit doğru ise- hikâye de 18. yüzyılın ilk yarısında kaleme alınmış olmalıdır. Hasîb’in bu manzum hikâyesi, çeşitli kaynaklarda Çaylak Mehmed Tevfîk’e atfedilmiş, mecmua/müntehabat niteliğindeki bir eser olan Nevâdirü’z-Zürefâ içerisinde yer almaktadır. Hasîb’in hikâyesi, mesnevi nazım şekliyle ve remel bahrinin “fe‘ilâtün fe‘ilâtün fe‘ilâtün fe‘ilün” kalıbıyla doksan yedi beyit olarak kaleme alınmıştır. Beyit sayısı bakımından kısa olan eserde klasik mesnevi anlayışından farklı olarak bölüm ve başlık bulunmamaktadır. Metin çift kahramanlı bir aşk hikâyesi olup konunun işlenişi bakımından klasik mesnevilerden farklı bir görünüm arz etmektedir. Hikâyede kendisini âşık olarak konumlandıran Hasîb, kalemi muhatap alarak başından geçen bir aşk macerasını anlatmıştır. Âşık henüz öğrenci iken ilk görüşte bir güzele tutulur. Bu güzele ulaşmak için ne kadar çaba harcasa da amacına ulaşamaz. Bunun üzerine arabuluculukta mahir bir yaşlı kadının yardımına başvurur. Kadının yardımlarıyla iki sevgili, âşığın hanesinde buluşarak mutlu bir vuslat gecesi geçirirler. Ancak sonrasında yine ayrı düşerler. Sevgilisine kavuşup tekrar ayrı düşen şair, aşk derdiyle perişan olur ve hâlini sırdaş edindiği kalemiyle paylaşır. Bu paylaşımdan elimizdeki manzume ortaya çıkar. Çalışmamızda öncelikle söz konusu mesnevi çeşitli yönleriyle incelenecek, gelenek içerisindeki yeri tartışılacak, anlatım tekniği bakımından değerlendirilecek ve sonrasında da eserin günümüz harflerine aktarılmış metni verilecektir.
Bu çalışmanın konusu, “Hikâye-i Manzûme Be-inşâʾ-i Prusalı Hasîb Efendi” başlıklı manzum bir aşk hikâyesidir. Şiirde bir mahlas bulunmamakla birlikte başlıktaki ifadeden eserin Bursalı Hasîb Efendi’ye ait olduğu anlaşılmaktadır. Mü’minzâde Ahmed Hasîb Efendi’nin 1166/1752-3 yılında vefat ettiği bilindiğine göre -mesnevinin şairine ilişkin yukarıdaki tespit doğru ise- hikâye de 18. yüzyılın ilk yarısında kaleme alınmış olmalıdır. Hasîb’in bu manzum hikâyesi, çeşitli kaynaklarda Çaylak Mehmed Tevfîk’e atfedilmiş, mecmua/müntehabat niteliğindeki bir eser olan Nevâdirü’z-Zürefâ içerisinde yer almaktadır. Hasîb’in hikâyesi, mesnevi nazım şekliyle ve remel bahrinin “fe‘ilâtün fe‘ilâtün fe‘ilâtün fe‘ilün” kalıbıyla doksan yedi beyit olarak kaleme alınmıştır. Beyit sayısı bakımından kısa olan eserde klasik mesnevi anlayışından farklı olarak bölüm ve başlık bulunmamaktadır. Metin çift kahramanlı bir aşk hikâyesi olup konunun işlenişi bakımından klasik mesnevilerden farklı bir görünüm arz etmektedir. Hikâyede kendisini âşık olarak konumlandıran Hasîb, kalemi muhatap alarak başından geçen bir aşk macerasını anlatmıştır. Âşık henüz öğrenci iken ilk görüşte bir güzele tutulur. Bu güzele ulaşmak için ne kadar çaba harcasa da amacına ulaşamaz. Bunun üzerine arabuluculukta mahir bir yaşlı kadının yardımına başvurur. Kadının yardımlarıyla iki sevgili, âşığın hanesinde buluşarak mutlu bir vuslat gecesi geçirirler. Ancak sonrasında yine ayrı düşerler. Sevgilisine kavuşup tekrar ayrı düşen şair, aşk derdiyle perişan olur ve hâlini sırdaş edindiği kalemiyle paylaşır. Bu paylaşımdan elimizdeki manzume ortaya çıkar. Çalışmamızda öncelikle söz konusu mesnevi çeşitli yönleriyle incelenecek, gelenek içerisindeki yeri tartışılacak, anlatım tekniği bakımından değerlendirilecek ve sonrasında da eserin günümüz harflerine aktarılmış metni verilecektir.
The subject of this study is a love story entitled "History-i Manzûme Be-inşâ'i Prusalı Hasîb Lord". There is no poem in the poem, but it is clear that the work in the title belongs to the Bursali Hasîb Lord. According to the fact that Ahmed Hasib Efendi died in 1166/1752-3 - if the above discovery concerning his poet is true - the story must have been recorded in the first half of the 18th century. This is the story of Hassel, There are several sources that are given to Mahomet Tevfîk. A work in the form of Mucmua/Muntehabat by Z-Zürefâ It is inside. The story of Hassib was taken in the form of the mesnevi nazim and in the form of "fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe' There is no distinction from the classical conception of the book and the title of the book. The text is a double-hero love story and provides a different appearance from the classical mesnews in terms of the processing of the subject. In the story he puts himself in love with the story of a love adventure that passed from the beginning. The love is still a student at first sight. No matter how much effort it takes to
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|