Bugün insanlık âleminin bulunduğu veya ulaştığı noktadan bakıldığında, düşünceye, bilgiye, rasyonel düzenlemelere, makul değişim ve gelişmelere açık olan insan ve onun oluşturduğu toplum Hz. Adem’den bugüne kadar önemli ölçüde ilerleme göstermekle beraber kimi zaman siyasal, toplumsal ve bireysel sebeplerden dolayı ilerleme göstermekten aciz kalmış veya aciz bırakılmış olduğu da bir gerçektir. Bu bakımdan üzerinde durmayı planladığımız bu konudaki kavramlar her ne kadar her biri kendi başına birer apayrı konularmış gibi gözükse de, bir bütün olarak ele alındığında bir biriyle sıkı ilişki içerisinde olduğu görülecektir. Öyle ki pek çok düşünürler konuya çeşitli bağlamlarda yaklaşmışlardır. Elbette bir psikoloğun, sosyoloğun veya siyaset bilimcinin yazdıkları kendi çerçevesinde bir anlam ifade eder. Fakat yaşam bir bütündür ve insan toplumda yaşar toplumla kendisini var kılar. Toplum da tıpkı bir birey gibi, varlığını ilişkilerle bir sözleşme üzerinde inşa eder ve emniyet altına alır. Başka bir ifadeyle birey bir topluma ihtiyaç duyduğu gibi toplum ve onu oluşturan bireyler de kendi aralarında iyi bir ilişkiye ihtiyaç duyarlar. O bakımdan bütün bunların gerçekleşebilmesi için evvela kişiyi kişi yapan, toplumu gerçek gelişmiş medeni toplum yapan, dil ve ahlaki değerlerin rolünün ve öneminin yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyorum.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|