XVIII. asır, klâsik Türk edebiyatı için bir değişim dönemidir. Bu dönemde şiir, edebî ve estetik kabullerin asırlar boyunca gelenekselleşmiş bağlayıcılığından kurtulmaya başlar. Sosyal hayattan alınan ögeler, şiirde daha sık karşımıza çıkar. Klâsik Türk edebiyatı, XIX. asrın ilk yarısında da estetik ve edebî kabulleri itibariyle XVIII. asırdaki görüntüsünü korur. Mahallileşme üslubu, söyleyiş gücü açısından kısmen bayağılaşmaya, duygu derinliği ve hayal zenginliği bakımından eski gücünü yitirmeye başlasa da şiirde etkisini sürdürür. Günlük hayat sahneleri, âdet ve gelenekler, konuşma dili, argo, meslek jargonları, çeşitli özellikleri nedeniyle sosyal hayattan seçilen tipler şiirin içerisine girer. Bu dönemde, şairlerin mekân algısı da değişir. XVIII. ve XIX. asırlara kadar şair için âdeta çerçeve hükmünde olan mekân, artık tüm yönleriyle şiirde kendisine yer bulur. Şairler, Osmanlı kültür coğrafyasına ait şehir, ülke, akarsu, deniz isimlerini şiirlerinde anlatı ögesi olarak kullanırlar. Esad Muhlis Paşa, klâsik Türk edebiyatının son döneminde yetişmiş şairlerdendir. Şairin kaleme aldığı az sayıdaki şiirinde Osmanlı kültür coğrafyasından gelen ögeleri sıklıkla kullandığı görülür. Bu çalışmada, Esad Muhlis Paşa’nın şiirlerinde Osmanlı kültür coğrafyasına ait ögelerin edebî ve estetik açıdan nasıl kullanıldıkları incelenecektir.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|