Çingenelerin anavatanı Hindistan’dır. Türkiye’de kendilerine Roman, Çigan, Çingen, Kıpti, Karaçı, Poşa gibi adlar verilmiştir. Avrupa’ya ilk geldiklerinde merak uyandırdıkları için herhangi bir ayrımcılıkla karşılaşmamışlar ancak çok geçmeden hilebaz, kötü, işe yaramaz olmakla suçlanmışlardır. İran üzerinden Türkiyeye'ye geçen Çingenelerin,16. yüzyıldaki resmi kayıtlara göre Anadolu’nun birçok bölgesine yerleşmiş oldukları görülür.Onlardan bahseden ilk eserlerden biri, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sidir. Evliya Çelebi bu eserde Balat Çingenelerini hırsız ve meşhur harami olarak anlatır. Türk edebiyatında Çingenelerle ilgili eserler incelendiğinde Çingenelerin bugün dahi benzer önyargılarla işlendikleri görülür. Çingeneleri ele alan ilk eserlerden Ahmet Midhat Efendi’nin Çingene’sinde olduğu gibi birçok eserde Çingeneler oldukları gibi kabul edilmezler. Öteki olmaktan kurtulmalarının en önemli şartı ise içinde yaşadıkları topluma uymalarıdır. Çingeneleri konu edinip, onlara olumlu bir bakış açısıyla yaklaşıyormuş gibi görünen birçok yazar da aslında kendi hayat görüşlerini dayatmak için onları kullanırlar.Sonuç olarak Türk edebiyatında onları anlamaya çalışıp Çingenelere içeriden bakmaya çalışan yazarlar olduğu gibi, onları yüzlerce yıllık söylencelerle ve dışarıdan gördükleri kadarıyla değerlendiren yazarlar da vardır. Ancak görece biraz daha içeriden bakabilmeyi başaran eserlerden anlaşıldığına göre Çingeneleri tamamen anlamak, çevrelerine ördükleri kalın savunma duvarları nedeniyle mümkün olmayacaktır. Yine aynı şekilde önyargılardan arınmış bir bakış açısı yakalanamazsa Çingene kültürünün zenginliği tam olarak anlaşılamayacaktır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|