İnsanlığın inançlarını ve bu inançların ortak yönlerini tespit etme noktasında, onları âlem kendi kendine varolmuştur ve onu yöneten bir ilâh yoktur diyen Ateistler ve âlemi yaratan, yöneten üstün bir varlık vardır diyen İlâhçılar (Tanrıcılar) olarak iki gruba ayırmak mümkündür. İnsanın varoluşundan itibaren dinin de var olduğu, her uygarlıkla ilgili bir dini inancın izlerine rastlanıldığı görülmektedir. Bu da insanlık tarihinde ateizmin hiçbir zaman genel bir inanç olmadığı ve başlangıç kabul edilemeyeceğini gösterir. İlâhçıların tarihi süreçte verdikleri cevaplara odaklanılarak tarihi metinlere bakıldığında (ki onlardan bazıları bu makalede verilmektedir) tarihte dinî inanma sürecine dair bir ışık tuttukları görülür. Buna göre: Tarihte dinî inanma süreci çok tanrılı inançtan (politeizmden) tek Tanrılı inanca doğru bir gelişme göstermez. Başlangıç dininin bir animizm olduğu da iddia edilemez. Bu iddialar tarihe ters düşer. Eski dinlerdeki ortak yönler özellikle: Tanrı, yaratılış, su, çamur, Âdem ve Havva, Şeytan, Tuğba Ağacı, Gökten gelenin kutsal sayılması, cennetin gökte aranması, yeraltının aşağılanması, cehennemin aşağıda görülmesi gibi fikirlerin öyle ya da böyle bir şekilde eski dinlerde ve mitolojilerde yer alması onların kök birliğine sahip olduğunu gösterir. Bu kök İlahi Din’dir ve diğer dinlerin hepsi onun değiştirilmesinden kaynaklanan dinlerdir. Hem tarihsel süreç açısından, hem ontolojik açıdan, hem de epistemolojik açıdan insani varlığın inanma süreci Tek Tanrı inancıyla başlar.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|