XI. yüzyıla kadar tek bir koldan gelişen Türk dili, bu yüzyıldan sonra coğrafya ve kültürel değişimler doğrultusunda ayrı ayrı bölgelerde farklı lehçelerle ortaya çıkmıştır. Bu lehçeler, XIII. yüzyıldan başlayarak çeşitli yazı dillerini oluşturmuştur. Oğuz diyalektiği, Oğuzlar’ın XI. yüzyılda Horasan’a ve Anadolu’ya başlayan göçleri, Anadolu’nun fethi, buraya yerleşmeleri, bu coğrafyada farklı kültürlerle karşılaşmaları, burada siyasî üstünlük sağlamaları gibi etkenler sonucunda gelişmiş; XIII. yüzyıldan itibaren yazı dili haline gelmiştir. Bilim çevrelerinde XIII. ve XV. yüzyıllar arasında Anadolu’da Oğuz Türkçesine dayalı olarak gelişen bu yazı diline Eski Türkiye Türkçesi denir. Risâle-i Mi’râciyye, yazıldığı tarih kesin olmamakla birlikte eserin dil özelliklerinden hareketle XIV.-XV. yüzyıllar arasında kaleme alındığı düşünülen Anadolu sahasında yazılan mensur bir eserdir. Eser, miracnâme türünün en eski örneklerindendir. Eserin bilinen tek müstakil nüshası, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kütüphanesi nr. Y.3/3 kayıtlı yazmanın 101a-119a yaprakları arasındadır. Risâle-i Miraciyye, muhteva açısından orijinal dinî motiflere, mitolojik unsurlara ve zengin söz varlığına sahiptir. Tarihsel Türkiye Türkçesinin karakteristik ses bilgisi ve şekil bilgisi dil özelliklerini yansıtır. Dönemin sözvarlığını ortaya koyar. Eski yazı sistemimizin kalıplaşmış imlâ geleneği içinde bir takım problemleri günümüze taşır. Bu bağlamda eser, dil ve edebiyat uzmanlarının üzerinde önemle durması gereken eserlerdendir. Çalışmamızda, önce mevcut nüsha hakkında bilgi verdik; metnin dil ve imlâ özelliklerini inceledik sonra metnin yazım özelliklerine bağlı kalarak metni transkribe ettik; metnin gramatik sözlüğünü hazırladık ve tıpkıbasımını verdik.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|