Büyük oranda İslam kültür ve geleneği üzerine inşa edilen klasik şiirin estetiği, İslam estetiğidir. İslami gelenekte hayal mesabesinde olan bu dünyanın pek bir önemi yoktur. Aslolan duyularla algılanabilen bu âlemdeki geçici şekillerle uğraşmak değil, eşyanın değişmeyen özünü yakalamak, görünür âlemin ardındaki mutlak hakikate ulaşmaktır. Tevhit ve tenzih anlayışlarının etkisiyle figürden kaçan ve figürü cansızlaştıran İslam sanatkârı soyut formlara yönelerek eşyayı idealize eder. Allah’ın sınırlı unsurlardan sonsuz çoklukta, birbirinden çok farklı ve de sanatlı varlık vücuda getirdiğinin idrakinde olan müslüman sanatkâr, sınırları önceden belirlenmiş olan malzemeyle daha önce hiç yapılmamış olanı başarmak ister. Varlık âleminin mutlak güzelliğin bir tezahüründen ibaret olduğunu bildiğinden kesrette dağılmak yerine belirli objeler üzerinde derinleşmeyi yeğler. Sınırlı sayıdaki mazmun ve kelimeyle ve de geleneğin belirlediği klasik şekiller içerisinde şiir yazma yolunu seçen klasik şair, soyut formlar içerisinde mutlak güzelliği sezdirmek ister. 18. yüzyılın sonundan itibaren sosyal değişimlerin de etkisiyle asırlar boyu devam eden bu gelenekte bazı çizgi dışı söylemler kendini göstermeye başlar. His ve hayalin yerini tasavvur, ruhun yerini şuur, duygunun yerini maddi hazlar alır. Konulardaki değişime paralel olarak klasik nazım şekillerinde hatta vezinde de bir takım esnemeler görülür. Bu çalışmada 19. yüzyılın sonunda klasik gelenekte yazmaya devam eden şair Kamil üzerinde durulacaktır. Şairin divanı özelinde, klasik şiirin değişmezlerinin ne şekilde değişmeye başladığıyla ilgili bazı tespitler yapılacaktır. Ayrıca, klasik estetikten batı tarzı şiire geçiş süreciyle ilgili değerlendirmelere yer verilecektir.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|