Devlet ve hukuk sistemlerinin gelişimi ile birlikte insan hakları kavramı ortaya çıkmış ve bir kurum olarak gelişme göstermiştir. İnsan hakları kavramı, insanlık tarihi boyunca büyük mücadeleler sonucunda kazanılmış bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu değer, özgürlük ve eşitlik kavramlarından çok adalet kavramı arayışının bir anlam ile sonuçlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Zaman içerisinde karşılık bulan bu kavramın yargılama alanındaki en temel yansıması ise adil yargılanma hakkıdır. Adil yargılanma hakkı, yargılamanın tüm aşamalarında bulunmakta olup bu değer, yargılamanın insan haklarına ve demokratik kurallara uygun bir şekilde yapılmasının güvencesi haline gelmiştir.Dolayısıyla, bu hakların korunmasına daha da özen gösterilerek ihlal ihtimalinin en aza indirgenmesi gerekmektedir. Sözleşme ile korunan bu hak kapsamında önemli bir unsur olan makul sürede yargılanma hakkı ise ihlali durumunda telafisi mümkün olmayan zararlara yol açması açısından incelenmelidir. Yapılan araştırmalar neticesinde, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuruların büyük çoğunluğunun, yargılamada makul sürenin aşılmasından kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. İnsan hakları kapsamında en belirgin ihlallerden biri olan makul süre aşımının temelindeki nedenlerin ayrıntılarıyla incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada “gecikmiş adaletin adalet olamayacağı” gerçeği göz önünde bulundurularak bu hakkın ihlal edildiği gerekçesiyle başvurulabilecek bir yol olarak karşımıza çıkan Bireysel Başvuru Hakkı mekanizmasının nasıl işleyeceği ile ilgili genel bir değerlendirme sunulacaktır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|