Göçebe Moğollar, 1243 Kösedağ Bozgunu ile Anadolu’da hâkimiyet tesis etmişlerdir. Hülagü 1258’de Bağdad’ı yıktığında ve İlhanlı Devleti Ortadoğu’da liderliği ele geçirdiğinde, Moğollar Anadolu’da siyasetin aktörü haline geldiler. Fakat çok geçmeden karşılarında Memlûk ve Türkiye Selçuklu devletleri ile göçebe Türkmenlerden müteşekkil bir ittifak buldular. Bunlar arasında Türkmenler, Moğolların siyasî amaçlarına ve askerî faaliyetlerine karşı en kararlı direnç noktasını oluşturmuşlardır. Gaza ülküsü gibi dinî motifler de içeren bu direniş, Türkmenlerin Anadolu’yu ısrarlı bir şekilde yurt edinme çabasının bir sonucudur. Esasen Anadolu’nun uç bölgelerine yoğun bir şekilde yerleşen Türkmenler için başka bir seçenek de kalmamıştır. Zira yarımadanın siyasî ve coğrafî sınırları onların bir başka bölgeye göçüne imkân da vermemiştir. Bunun içindir ki Türkmenlerin Anadolu’yu kararlı bir şekilde yurt edinme çabası ile Moğollara ısrarla karşı koymaları birbirini besleyen tavırlardır. Moğol ve Türkmen göçebeleri arasında uzun süren bu çatışmalar, Anadolu’da Selçuklu ve İlhanlı idaresinin çökmesiyle sonuçlanmıştır. Göçebe Türkmenler önde gelen siyasî aktörler olarak neticede Siyasal Türkmen Kimliği edinmişlerdir. XIV. asrın başlarında Anadolu’nun uç bölgelerinde ortaya çıkan Türkmen Beyliklerini kuran siyasî ve toplumsal zümrelerin bu kimliğin etkisinde oldukları görülmektedir. Örneğin Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Bey, İlhanlı hâkimiyeti altında Anadolu’da yaşanan Moğol-Türkmen çatışmasının ürünü olan siyasî yöntem, söylem ve araçları kullanmıştır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|