Özet:

Her geçen gün artan çevre sorunları tüm canlıların geleceğini tehdit eden boyutlara ulaşmaktadır. İklim değişiklikleriyle beraber gelen çevresel felaketler, artan kuraklık ve kirlilik bu durumu en iyi şekilde gözler önüne sermektedir. İnsanların doğayı hiç bitmek tükenmek bilmeyen bir kaynak olarak görerek onu amaçlarına ulaşmak için bir araç konumuna indirgemeleri ve kendilerini doğanın bir parçası olarak değil de onun üstünde görmelerinin çevre sorunlarının arkasında yatan gerçek nedenler olduğu söylenebilir. Doğa insan ilişkileri kar-çıkar ilişkilerine değil de doğa-insan uyum ve birlikteliğine odaklanmalıdır. Gelecek nesillerin daha güvenli ve sağlıklı yarınlara ulaşma şansları ellerinden alınmadan böyle bir uyum ve birlikteliğin toplumda bir an önce tesis edilmesi gerekmektedir. Çevreyi koruma ve geliştirme konusunda insanların bilinçlendirilmeleri, yapılacak çabalar adına büyük önem taşımaktadır. Bu konuda yerel yönetimlere büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Çevre sorunlarının çözümünde etkili kurumlar olarak yerel yönetimlerin, yerel düzeyde halkın temiz ve daha yaşanabilir bir çevrede yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak gibi çok önemli bir sorumluluğu bulunmaktadır. İşte bu sorumluluklarında yerel yönetimlere çevre eğitimi rehberlik edebilecektir. Çevre eğitimiyle bilinçlendirilen toplum bireyleri, yaşadıkları çevreye saygı duymayı onu korumayı bir görev olarak kabul edebilecek, gelecek nesillere karşı sorumluluk duyabileceklerdir. Çevre korumda caydırıcı cezalar ve sıkı yasalar her ne kadar etkili olsalar da insanların çevreye karşı bakış açıları değiştirilmedikçe istenen sonuçlara ulaşılması kolay olmayacaktır. Eğitim ile insan davranışlarının istendik yönde değiştirilmesi mümkün olduğu düşünülürse, çevre eğitiminin çevre korumadaki önem ve ayrıcalığı da ön plana çıkabilecektir. Teorik olarak yürütülen bu çalışmada, yerel yönetimlerde çevre korumanın bir aracı olarak çevre eğitiminin önemi vurgulanacaktır

Anahtar Kelimeler: