Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 64
 İndirme 5
Aydınlanma Felsefesi, Modern Devlet ve Türkiye
2017
Dergi:  
Uluslararası 2. Sosyal Bilimler Sempozyumu (Asos Congress)
Yazar:  
Özet:

Aydınlanma felsefesinin iki temel ilkesi, birbirleriyle de yakın ilişkili olan rasyonalizm ve modernizm akımlarıdır. Rasyonalizm akıl yasasının egemenliği ve bu bağlamda siyasi, ekonomik, kültürel her olgunun mantık çerçevesinde ele alınması anlamına gelirken, modernizm ise söz konusu akılcı yaklaşım dâhilinde toplumsal ilerlemenin sağlanması temeline dayanmaktadır. Buna göre, modernizm düşüncesi çerçevesinde, Orta Çağ’da hâkimiyet süren ve Aydınlanma Çağı’nda dahi Avrupa’nın belli parçalarında halen daha varlığını sürdüren eski imparatorluk yapıları değişen koşullara uygun değildir, gericidir ve dönüştürülmeleri gereklidir. Bu yapılar çağdışıdır; zira 1) merkezi değil adem-i merkezi kurumlardır, 2) halk egemenliğine değil dinsel meşruiyet unsurlarına dayanmaktadırlar ve 3) yurttaşlarına ortak bir kimlik vermekten uzaktırlar. Modernizm düşüncesine göre ise böylesi bir sistem toplumları ilerlemekten alıkoymakta, onların gerilik sarmalını kırmalarına engel olmaktadır. Eski imparatorlukların adem-i merkezi yapılarını eleştirdiklerine göre, modernistler öncelikle devletin merkezi bir yapıda olmasını öngörmektedirler. Bu, devletin tüm toprakları üzerinde doğrudan etki sahibi olması, ülke içerisindeki tüm bürokratik yapılanmanın buna göre düzenlenmesi demektir. İkinci olarak, modern devlette idareciler yönetme meşruiyetlerini Tanrı’dan değil bizzat halktan ve yasalardan almalıdır. Dolayısıyla modernizme göre ideal bir devlet dinler üstü bir karakter taşımalıdır. Üçüncü olarak ise modernizm, yurttaşlarını kaynaştırma gibi bir düşünsel temele dayanmayan eski imparatorlukların aksine, yeni devletlerin, uyruklarını bir araya getirecek birleştirici bir üst kimliği oluşturmaları gerektiğini savunmuştur. Modernizmin öngördüğü bu devlet modeli 1648’de imzalanan Westphalia Barışı’na tüm açıklığıyla yansımış ve Fransız Devrimi’yle daha da ivme kazanarak tüm dünyaya kademeli biçimde yayılmıştır. Bu değişim sürecinin sonunda, merkezi, dinler üstü ve yurttaşlarına ortak kimlik sunan ulus-devlet yapıları dünyanın her yerinde en bilindik devlet formu haline gelecektir. Türkiye’de de 1839 Tanzimat Fermanı’ndan başlayarak Cumhuriyet’in ilanına kadarki tüm modernleşme çabalarının, modernizm düşüncesinin ve onun devlet kavramsallaştırmasının doğrudan bir sonucu olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Çalışmada bu teorik temeller çerçevesinde Batılılaşma ve modernleşme kavramları arasındaki ilişkiye vurgu yapılacak ve Türkiye’nin bu kavramlar bazındaki gelişme düzeyi eleştirel bir bakış açısıyla ortaya koyulmaya çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler


Uluslararası 2. Sosyal Bilimler Sempozyumu (Asos Congress)
Uluslararası 2. Sosyal Bilimler Sempozyumu (Asos Congress)