6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Türkiye’de yeni bir dönem başlamıştır. Çalışan sayısına bakılmaksızın bütün işyerlerinin iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri kapsamına alınması ve bu hizmetlerin iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleri gibi profesyonellerce yerine getirilecek olması bu yeniliklerin başında gelmektedir. 6331 sayılı Kanun ile getirilen yeniliklerin hayata geçirilmesinde ve İSG hizmetlerinde etkinliğin sağlanmasında kilit değişkenlerden biri iş güvenliği uzmanlığıdır. Kanun iş güvenliği uzmanı olma sürecine büyük önem vermiş, özel eğitim alma ve Bakanlıkça gerçekleştirilecek merkezi sınavda başarılı olma şartlarını aramıştır. Türkiye’de işyerlerinin çok sayıda ve küçük ölçekli olması ve Kanun’un hemen uygulanması halinde ihtiyaç duyulan sayıda iş güvenliği uzmanının olmaması sebebiyle 6331 sayılı Kanun’un bazı hükümleri kademeli olarak yürürlüğe konulmuştur. Ancak, yürürlük tarihinin ertelenmesi ne kadar doğru ise sayısal olarak iş güvenliği uzman açığını gidermek için adeta bir “panik havası” içinde iş güvenliği uzmanı olma şartlarının değiştirilmesi de o kadar hatalı olmuştur. Özellikle herhangi bir mesleki tecrübe ve eğitim şartı aranmaksızın yalnızca belirli alanlarda bir lisans eğitimini tamamlamış olma ve “belirli süre sigortalı olma” şartları ile binlerce kişinin bir sınavla, mesleğin zirvesi sayılan “A sınıfı” belge almalarına imkan verilmesi, İSG uygulamalarını uzun süre olumsuz sonuçları ile karşılaşılacak bir noktaya getirmiş, 6331 sayılı Kanunla başlayan “ yeni dönem ” anlamını kaybetmiş görünmektedir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|