Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 236
 İndirme 79
 Sesli Dinleme 1
Yūnus Emre, Niyāzī-i Mıṣrī ve İsmāʿīl Ḥaḳḳī Bursevī’de Türk Tasavvuf Şiirine Özgü Mażmūn Arayışları
2019
Dergi:  
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Yazar:  
Özet:

Tasavvuf şiiri olsun divan şiiri olsun her iki şiirimizin de birçok ulusun şiiri gibi evrensel cazibesi ve klasik değeri vardır. Her iki zümrenin şairi de Türk toplumunda evvelce var olan potansiyelden güç alarak, her bir ferdin ayrı ayrı şuur düzeyini yükseltmiş, erdemli bir toplum yaratmıştır. İki şiir arasında bir farktan söz edilecekse eğer, o da divan şiirinin statik; tasavvuf şiirinin ise divan şiirine nispetle daha dinamik oluşudur. Divan şiirinin kendine özgü bir nazım dünyası olduğu gibi tasavvuf şiirinin de farklı manâ ve mefhumlarla şekillenen bir duygu evreni vardır. Divan şiirinde zekâya dayalı zevk ve hayal; tasavvuf şiirinde ise sezgiye dayalı ilham ve varidat söz konusudur. Bunlar bazen teşbih, bazen mecaz, bazen istiarelerle şiirleşir; nazım olur, giderek birer mażmūna dönüşür.  Bugüne kadar mażmūn denildiğinde ilk akla gelenin divan şiiri olması, tasavvuf şiirine özgü mażmūnları geride bırakmıştır. Oysa tasavvuf şiiri de mażmūnları bakımından hayli ilgi çekici, bir o kadar da zengindir. Tasavvuf edebiyatına ait terimler, adı terim olsa da şiirde her biri birer hâl, makam veya tecrübedir. Bu nedenle terim olarak nitelediğimiz tasavvuf şiirine ait pek çok kavram; telmih, teşbih ve mecaz içinde yer alıp birer mażmūn olabilir. Üç başlık altında ve üç mutasavvıf şairimizin beyitleriyle örneklendirebileceğimiz yazımızın amacı, Türk tasavvuf şiirinin divan şiirinden bağımsız zengin bir mażmūn kadrosunun varlığına dikkat çekmektir. Türk tasavvuf şiirine ait mażmūnlar konusu, bugüne kadar fazlaca değinilmemiş olması bakımından önemli sayılmalıdır. Özet: Şair, okuyucusunun hayal edip de dile getiremediklerini, bazen hayal bile edemediklerini onun adına tasarlayıp tekrar kendisine sunar. Günlük koşuşturmalar arasında birçok okur, gönlünün hayale olan ihtiyacını şiirin eşsiz vadilerinde dolaşarak giderir.  Her şiirin belli muhatap kitlesi vardır ve o muhatap kitlenin duygularına hitap eder. Her şiir hayal ve tasavvurlarla süslüdür; ancak söz sanatları eşliğinde şerh edilerek anlaşılabilir. Tasavvuf şiiri olsun divan şiiri olsun her iki şiirimizin de birçok ulusun şiiri gibi evrensel cazibesi ve klasik değeri vardır Tasavvuf şairi ve divan şairi asırlarca hüküm süren yıkılmaz bir sanat varlığının mimarları, eserleri de kendi alanlarının şaheserleridir. Her iki şiir türü de edebî miras ile beraber bütün kültür varlığını sonraki nesillere ulaştıran bir kılavuz gemisidir, öncü sanat şubeleridir. Her iki zümrenin şairi de Türk toplumunda evvelce var olan potansiyelden güç alarak her bir ferdin ayrı ayrı şuur düzeyini yükseltmiş, erdemli bir toplum yaratmıştır. Divan şiiri dehanın kattığı estetikte ne kadar şirinse tasavvuf şiiri de kalbe doğan vâridâtın külfetsiz ve riyasız samimiyeti ile o kadar güzeldir. Tekke şiirinin zengin mażmūn kadrosundan yararlanmadan, mażmūnu sadece divan şiirine münhasır kılmak ya da tekke şiirinin içinde yine divan şiirinin mażmūnlarını aramak ve bu mażmūnları divan şiirine ait alışkanlıklarla yorumlamaya çalışmak bir inhisarcılık ve adeta bir statükoculuk olacaktır. Tasavvuf şiiri ile divan şiiri arasındakibariz fark, tasavvuf terimlerinin divan şiirinde birer teşbih ve mecazdan ibaret kalışına mukabil; tasavvuf şiirinde vaḥdet, ḥalvet, tecellī ve müşāhede gibi kavramların mutasavvıf şairin bizzat tattığı duygular ya da yaşadığı haller oluşudur. Divan şairinin tabiat tasvirleri, bahar ve kış betimlemeleri, okuyucuda bir süreliğine seyir hevesi uyandırırken; sûfî şairin bu dünyaya karşı umursamazlığı, eksilmeyen Cemāl arzusu ve vuslat heyecanıyla sıklaşan kalp atışları okuyucuya sirayet etmekte, ona ebedî âlem huzurunu özletmektedir. İki şiir arasında bir farktan söz edilecekse eğer, o da divan şiirinin statik, tasavvuf şiirinin ise divan şiirine nispetle daha dinamik oluşudur. Divan şiirinin kendine özgü bir nazım dünyası olduğu gibi tasavvuf şiirinin de farklı mânâ ve mefhumlarla şekillenen bir duygu evreni vardır.  Tasvir ettikleri güzellik maddi ve manevi yönden farklı olsa bile, her iki zümrenin şairi de kast ettiği güzelliğin ötesine geçmeyi ve kendilerini orada bulmayı arzu eder. Bunu da bazen teşbih, bazen mecaz, bazen istiarelerle yapar. Türlü mażmūnlarla başarır. Divan şiirinde zekâya dayalı zevk ve hayal, tasavvuf şiirinde ise sezgiye dayalı ilham ve vâridât söz konusudur. Bunlar bazen teşbih, bazen mecaz, bazen istiarelerle şiirleşir; nazım olur, giderek birer mażmūna dönüşür. Divan şiiri soyut muhayyilenin sınırsız çabası, tasavvuf şiiri ise somut vecdin tükenmez coşkusudur. Her ikisi de aradığını günlük hayatın dışında bulmuş olsa da divan şairinin bulduğu zevk, tasavvuf şairinin ki ise feyzdir. Mażmūn dendiğinde akla gelen önce divan edebiyatı ve bu edebiyata ait güzelin boyu (servi), saçı (zülf), gözü (nergis), kaşı (yay), kirpiği (ok) ve teni (sîmîn) geliyor ve bu mażmūnlar kalıplaşmış, klişeleşmiş ve yaygınlaşmış olsa da her biri yalnız erbabına malum sanatlı sözler ve sihirli anlatımlardır. Buna mukabil tasavvuf şiirinin de Cemâl (lütuf) , Celâl (kahır), ar ve nâmus (melâmet), gûy (rıza), çevgân (kaza) ve istignâ (kanaat) gibi daha birçok mażmūnu vardır. Bugüne kadar mażmūn denildiğinde ilk akla gelenin divan şiiri olması, tasavvuf şiirine özgü mażmūnları geride bırakmıştır. Oysa tasavvuf şiiri de mażmūnları bakımından hayli ilgi çekici bir o kadar da zengindir. Tasavvuf edebiyatına ait terimler, adı terim olsa bile şiirde her biri birer hâl, makam veya tecrübedir. Bu nedenle terim olarak nitelendirdiğimiz tasavvuf şiirine ait pek çok kavram; telmih teşbih ve mecaz içinde yer alıp birer mażmūn olabilir. Divan şairlerinin vaktiyle mażmūnu sadece kelime karşılığı olarak kullanmış olması ve terim olarak kullanımının Tanzimat ile birlikte başlamış olması, zaman içinde mażmūnun farklı tanımlarının ortaya çıkmasını kaçınılmaz kılmıştır. Günümüzde birçok araştırmacının mażmūnu farklı anlaması ve tanımlaması bu sebepten olsa gerektir. Ancak mażmūn üzerine araştırma yapan ya da yazı yazan bütün kalemler mażmūn deyince sadece divan şiirini akla getirmişler, mażmūn örneklerini de divan şiirine ait beyitlerden seçmişlerdir. Kanaatimizce mażmūn konusunun eksik kalan yanı da burasıdır. Buna rağmen bu yazıdaki asıl gayemiz mażmūnun ne olup ne olmadığını tartışmak değil, tasavvuf şiirinin de divan şiiri kadar mażmūn zengini olduğunu ifadeye çalışmaktır. Mademki mażmūnun genel kabul görmüş tek bir tanımı yoktur; öyle ise tasavvuf şiirinin de kendine özgü mażmūnlarının olabileceğini söyler, bunu tasavvuf şiirine ait beyitlerle örneklendirebiliriz.  

Anahtar Kelimeler:

Yūnus Emre, Niyāzī-i Miṣrī ve İsmāʿīl Ḥaḳḳī Bursevī’de Turk Tasavvuf Siirine Ozgu Mażmūn Arayislari
2019
Yazar:  
Özet:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi

Alan :   İlahiyat

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 1.205
Atıf : 2.516
© 2015-2024 Sobiad Atıf Dizini