Etkin pişmanlıkta öngörülen amaç, öncelikli olarak mağdur ile sanığın meydana gelen zararın giderilmesi hususunda anlaşmasını sağlamak ve bu konuda sanığı anlaşmaya zorlamaktır. Bu açıdan bakıldığında bu durum, ‘onarıcı adalet’ ilkesinin bir sonucudur. Etkin pişmanlık hükümleri ancak failin duymuş olduğu pişmanlığın sonucunda, o suçun sonuçlarını bir nebze olsun hafifletmesini olanaklı hale getiren suçlar açısından geçerli olabilecektir. Etkin Pişmanlık hükümlerinden failin istifade edebilmesi için zararı gerçek bir pişmanlığının sonucu karşılamış olması gerekir. Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama koşullarının oluşması suç teşkil eden davranışın hukuka aykırılığını ortadan kaldırmadığı gibi failin etkin pişmanlıktan faydalanmak istemesi de o suçu kabul ettiği anlamına gelmez. Çalışmamızda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri; Yargıtay kararları ışığında özellikle hırsızlık suçları açısından ele alınmış, etkin pişmanlığın benzer kurumlar ile karşılaştırılması, iştirak ve kısmi iade gibi özellik arz eden bazı konulara da değinilmiştir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|