“Ben Cinleri ve insanları bana kulluk etsinler diye yarattım.” âyeti gerek kelâmcıların ve gerekse sûfîlerin âlem tasavvuruna yön vermiştir. Kelâmcıların ilgili âyetten hareket ederek “Allah Teâlâ’nın ilk farz kıldığı şey mârifetullahtır.” görüşü sûfîlerce de benimsenmiş ve sûfîler bunun üzerine mârifetullah düşüncelerini ortaya koymuşlardır. Onlara göre mârifetullah önce aklî istidlâllerle başlamaktadır. Ancak matlûb olan mârifetullah, müşâhade ve ilhâm yoluyla elde edilmektedir. Tasavvufî düşüncede mârifetullahın, onların düşünce sisteminin temelinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Sûfîlerin mârifetullah konusunu iki ayrı yönden inceledikleri gözlemlenmektedir. Buna göre birinci yöne göre mârifetullah, Allah’ın varlığı, birliği ve sıfatlarını bilmek ve bunlara inanmaktır. İkinci yön ise bu bilgilerin kişide yakîn oluşturması ve kişinin Allah Teâlâ’yı hakkıyla bilmesidir. Bu makalede, Muhâsibî, Tirmizî, Serrâc, Mekkî, Kelâbâzî, Kuşeyrî ve Hücvîrî’nin söylemlerinden tasavvufî düşüncede mârifetullah konusu incelenmiştir.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|