İnsan hakları, bütün insanların özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğduğunu ve insan olarak doğdukları için vazgeçilmez haklara sahip olduğunu ilan etmektedir. Hannah Arendt ise insan haklarına karşı en güçlü eleştirilerden birini sunar. Arendt’in insan hakları eleştirileri, insan haklarının ulus devlet içerisindeki çıkmazlarını açığa çıkartır. Arendt, insan haklarının insanın sosyal ve siyasal varlığını dikkate almadığını ve ulus-devlet çerçevesinde korunmadığını iddia eder. Arendt’e göre insan hakları, insan doğası temel alınarak verilmez. Haklar, eşitlik ve özgürlük gibi siyasal bir toplulukta kazanılır. Geleneksel insan hakları idealleri, siyasal topluluğunu kaybeden insanların hak bildirgelerinde sayılan haklara da sahip olamadığı gerçeğini göz ardı etmektedir. Bu makale, Arendt’in esasen azınlık, mülteci ve vatansızların durumundan yola çıkarak insan haklarına getirdiği eleştirileri kavramayı amaçlamaktadır. Bunu gerçekleştirmek için Arendt’in eleştirilerini teorik ve siyasal olarak sınıflandırarak incelemektedir. Teorik eleştirileri, insan haklarının liberal prensiplerini irdelerken, siyasal eleştirileri insan haklarının siyasal anlamına odaklanmaktadır. Makale, Arendt'in eleştirilerinin yansımalarını ve güçlü yönlerini ortaya koymak üzere Rohingya halkının durumunun tartışılmasıyla son bulmaktadır.
Human rights declare that all human beings are born free and equal in dignity and rights, and that they have inalienable rights by virtue of being born human. Hannah Arendt offers one of the most powerful criticisms of human rights. Arendt’s analysis of human rights exposes the perplexities of human rights in the nation-state. She argues that human rights ignore the social and political existence of human beings and have the lack of protection within the system of nation-state. According to Arendt, human right are not granted on the grounds of human nature. Rights like equality and freedom are produced in a political community. Traditional human rights ideals overlook the fact that no rights can be guaranteed when people are deprived of membership in a political community. This study aims to examine Arendt’s criticism of human rights mainly based on situation of the minorities, refugees and stateless people. To make this point, it analyses Arendt's criticisms by classifying them as theoretical and political. Theoretical arguments addresses the perplexities of liberal principles of human rights, whereas political arguments focus on the political meanings of human rights. The study concludes with a discussion of the Rohingya situation to illustrate the reflections and strengths of Arendt's criticisms.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|