Milliyetçiliğin ve evrenselciliğin modern yorumlamaları 17. ve 18. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan akımlardan sonra başlamıştır. Orta Doğu coğrafyasında ise I. Dünya savaşı esnasında ve sonrasında gelişme gösteren Arap milliyetçiliği gibi olaylardan sonra Müslüman dünyasını etkilemeye başlamıştır. Bu yüzden milliyetçilik ve İslam düşüncesi arasındaki ilişki sorunu, tarihsel olarak dinamik söylemler ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla bu sorun, sadece İslam düşüncesi ve milliyetçiliğine ilişkin modern yöntemin anlaşılmasında değil, aynı zamanda İslam ile Batı arasındaki diyaloğun geliştirilmesinde de önemlidir. Fakat ilk başlarda Müslüman toplumun aydınları, milliyetçiliğin batı kökenli olmasından dolayı, İslam dünyasındaki ümmet birliğini bozacağı düşüncesiyle karşı çıkmışlardır. Çünkü milliyetçilik düşünceleri, Müslüman imparatorluk bünyesinde bulunan farklı etnik kimlikler bünyesinde ayrışmaya neden olabilirdi. Dolayısıyla milliyetçilik akımına karşı evrenselcilik düşüncelerini destekleyerek hem devletin parçalanmasını engellemek hem de İslam’ın sadece Arapların dini algısının önüne geçmek hedeflenmiştir. Hasan el-Bennâ ve diğer düşünürler evrenselciliğini ve milliyetçiliği İslam düşüncesi içinde yorumlamışlardır. Hasan El-Bennâ'nın dünya görüşü ve öğretileri, modern İslam'ın kardeşliği kucaklayan güçlü bir ifadesidir. Edebiyat ve sosyal hayata dair görüşleri günümüzde de saygı görmekte ve desteklenmektedir. Ayrıca, el-Bennâ, Batı sömürgeciliğini ve misyonerlik çabalarını kınarken Mısır'ın gelişmesi için yapılması gerekenleri ifade etmiştir. El-Bennâ'ya göre, birçok Müslüman modern uygarlık hakkında bilgi sahibi değildi; dolayısıyla vatanseverlik ve milliyetçilik gibi Batı ideolojilerinden öğrenilebilecek bir şeyler olabileceğine inanıyordu. El-Bennâ, 19. yüzyılın sonundan itibaren Mısır'da milliyetçi fikirlere dayalı bir ulusal kimlik duygusu yaratmayı amaçlamıştır. Aslında bu konu seküler siyaset teorisinde kabul edilse de İslam düşüncesinde halen düzenli olarak kullanılan bir konudur. El-Bennâ Mısırlılar arasında bir ulusal kimlik duygusu oluşturmak için çağrılar yaptı. Aslında, El-Bennâ’nın başlıca amaçlarından biri, Mısır'ın kalkınması ve ilerlemesini sağlamak, Mısır’ın bağımsızlığı uğruna Müslüman Kardeşlerin savaşması gerektiğini belirtmekti. El-Bennâ'nın tarihsel perspektifine göre milliyetçilik temel bir faktördür. Milliyetçiliğin tarihsel arka planı, Avrupa'da Hıristiyan düşüncenin sonunu getiren reform hareketlerinin getirdiği sekülerleşme süreçleriyle başlatıldı. Sonuç olarak, Avrupa'da milliyetçilik, Batı kültürüne nüfuz eden "bireysel bencillik" ile eşdeğer bir anlama büründü. Ancak el-Bennâ, Müslümanlar arasında ulusal inançlara karşı daha ılımlı bir yaklaşımı benimsemiştir. El-Bennâ, İslam'ın çağdaş düşüncenin kökeni olduğunu gösterme çabasıyla, İslam ideallerini vataniyye (vatanseverlik) ve kavmiyye (milliyetçilik) ilkeleriyle tanımladı. Ayrıca, Batı'nın bu fikirleri yanlış değerlendirdiğini iddia ediyor. Bu yüzden onun Vataniyye terimi, Batı'nın yaptığı gibi bölge sınırlarına göre değil, inanç ve inanç biçimlerine göre sınıflandırılabilir. Yani el-Bennâ, İslam'ın vatanı, emperyalist güçlerden kurtarmak ve daha fazla sömürü ve köleleştirmeyi engellemek, bağımsızlığı elde etmek için cihat yapılması gerektiğini belirtmiştir. Özetlemek gerekirse, el-Bennâ milliyetçiliği kavmiyye olarak tanımlar. Dolayısıyla kişinin vatan sevgisi, içinde yaşadığı toplumu ve ilişkilerini güçlendirir. Bunun yanı sıra el-Bennâ evrensellik terimini, İslami bölgesellik perspektifi, Dârül İslam fikriyle ilgilidir. Bu terim İslami inançların merkezinde yer alan bir terimdir. Dârül İslam, gayrimüslim toprakları İslami evrenselcilik bayrağı altında geçici bir farklılık alanı olarak gördü. Dârül İslam'ın hukuki kavramı, inancı tanımlamak için kullanıldı. Dârül Harb ise Müslüman egemenliğinin dışındaki toprakları ifade etmek için kullanıldı. Temel olarak Dârül İslam/Dârül Harb, kendilerini İslam devleti ile ilgili olarak tanımlayan ve 8. yüzyıldan itibaren diğer ülkelere yayılmak için kullanılan terimlerdir. Bu sistem içinde, İslam hukukunu yöneten ve uygulayan Müslüman hükümdar yönetimindeki ülkeler, Dârül İslam (İslam ülkesi) olarak kabul edilir. Diğer ülkeler ise Dârül Harb (savaş ülkesi) olarak kabul edilir. Bu makale, siyasi İslam düşüncesindeki milliyetçilik ve evrenselcilik kavramını Hassan el-Bennâ'nın görüşleri doğrultusunda ele alacaktır. Sonuç olarak; Hasan el-Bennâ’nın kavmiyye olarak tarif ettiği milliyetçilik, toplum ilişkilerini güçlendirmeye hizmet eden vatan sevgisi ile eşdeğer olduğu değerlendirilmiştir. Ayrıca, Hasan el-Bennâ’nın evrenselcilik düşüncesi ise kardeşlik üzerine kurulu İslam düşüncesidir. El-Bennâ bütün insanların kardeş olduklarını, ırka dayalı milliyetçiliğin tehlikeli ve insanların birbirlerine karşı üstünlükleri olmadığını belirtmiştir.
The modern interpretations of nationalism and universalism began in the 17th and 18th centuries after the flows that emerged in Europe. In the Middle East geography, during and after World War I Arab nationalism began to influence the Muslim world. Therefore, the problem of the relationship between nationalism and Islamic thought has revealed historically dynamic speeches. Therefore, this problem is important not only in the understanding of the modern method of Islamic thought and nationalism, but also in the development of the dialogue between Islam and the West. But in the beginning, the brilliants of the Muslim society opposed the idea that, because the nationalism is of western origin, it would break down the unity of the people in the Islamic world. Because nationalist ideas could lead to separation within the different ethnic identities within the Muslim Empire. Thus, by supporting the universality ideas against the nationalism flow, it was aimed at both preventing the dissolution of the state and preventing the religious perception of Islam only by the Arabs. Hasan al-Bennâ and other thinkers have interpreted universalism and nationalism in Islamic thought. Hasan al-Bennâ’s worldview and teachings are a strong expression that embraced the brotherhood of modern Islam. His views on literature and social life are respected and supported today. In addition, al-Bennâ has expressed what must be done for the development of Egypt while condemning Western colonialism and missionary efforts. According to El-Bennâ, many Muslims did not know about modern civilization; therefore they believed that there could be something to learn from Western ideologies such as patriotism and nationalism. Al-Bennâ aimed at creating a sense of national identity based on nationalist ideas in Egypt since the end of the 19th century. In fact, this topic is accepted in secular political theory, but it is still a topic that is regularly used in Islamic thought. El-Bennâ called for a sense of national identity among the Egyptians. In fact, one of the main objectives of El-Bennâ was to ensure the development and progress of Egypt, to point out that Muslim Brothers should fight for Egypt’s independence. According to El-Bennâ’s historical perspective, nationalism is a fundamental factor. The historic background of nationalism was initiated by the secularization processes brought by the reform movements that brought the end to Christian thought in Europe. As a result, nationalism in Europe became an equivalent meaning to "individual selfishness" that penetrated the Western culture. But al-Bennâ adopted a more moderate approach to national beliefs among Muslims. Al-Bennâ, in an effort to show that Islam is the origin of contemporary thought, defined Islam’s ideals with the principles of patriotic (patriotic) and people (nationalism). In addition, he claims that the West has mistaken these ideas. So his term Vatania can be classified not according to the regions as the West does, but according to the forms of beliefs and beliefs. Thus, al-Bennâ pointed out that it is necessary to fight for the homeland of Islam, to save from the imperialist powers and to prevent more exploitation and slavery, to
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|