Lozan Barış Antlaşması, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra 24 Temmuz 1923'te imzalandı. Türkiye nihai barış antlaşması sonrası hızla yeniden inşa edilmeye başlandı çağdaş, demokratik, sosyal ve seküler temellere dayalı, eğitimden hukuka, sosyal inovasyondan siyasal hayata kadar pek çok alanı etkileyen yeni bir ülke ve devlet yapısı oluşturuldu. Ancak ülkeyi modernize etmeye başlamak için geç kalınmıştı çünkü Türkiye ne yazık ki Batı'nın siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmelerinin çok gerisinde kalmıştı. Böylece ekonomik olarak gelişmek ve uygar milletler düzeyine ulaşmak için her alanda topyekûn bir mücadele başladı. Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki bu mücadele bu kez düşman devletlerle değil, ama cehalet ve geriliğe karşı gerçekleştirildi. Belki de bu, cephede düşmanla savaşmaktan çok daha büyük ve çetin bir çabayı gerektiriyordu. Yüzyılların geleneklerini, önyargılarını ve tutuculuğunu yıkmak kuşkusuz çok daha zor olacaktı. Ancak Mustafa Kemal Atatürk, Türk halkını, ihtiyaçlarını ve özelliklerini çok iyi anlayan bir lider olarak, bu ihtiyaç ve özellikleri her zaman devrimlerin çıkış noktası olarak belirleyerek, sabır ve kararlılıkla, aralıksız devrimlerle Türk toplumunun çağdaşlaşmasını sağladı. Mustafa Kemal Atatürk, siyasi alanda demokrasiyi ve ulusal egemenliği gerçekleştirmeye çalışırken, özgürlük, adalet, eşitlik ve insan haklarına saygı ilkelerini diğer tüm alanlarda uygulamaya çalışmıştır. Böylece tek kişi egemenliği sona erdi, saltanat kaldırıldı ve cumhuriyet ilan edildi. Bireyi toplumun merkezine koyan siyasal ve toplumsal alandaki yeni anlayış, Türk kadınları için uzun zamandır hak ettiği pek çok kazanıma yol açtı. Erkekleri ve kadınları toplumu oluşturan eşit bireyler olarak gören cumhuriyet fikri, Türk kadınını sanatta, kültürde, ekonomide, sosyal ve siyasi hayatta her açıdan özgürleştirdi. Hiç şüphesiz kadın hakları açısından cumhuriyet tarafından çok değerli başarılar elde edildi ancak Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerindeki ıslahatların getirdiği yenilikler ve özellikle kız çocuklarına yönelik gerçekleştirilen eğitim reformları bu alandaki kültürel ve sosyal birikimin oluşmasında son derece etkili olmuştu. Bu çalışma, Osmanlı’dan Cumhuriyete Türk kadınının sosyal ve siyasal hayattaki yerini, Atatürk devrimleri ile kazandıkları ilerlemelerle karşılaştırarak değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Türk kadının medeni dünyada hak ettiği yeri alırken bu sürecin İngiliz basını tarafından nasıl algılandığını ortaya koymak çalışmamızın önemli bir diğer amacını oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra, Latife Hanım’ın eğitiminin ve becerilerinin modern Türk kadınına nasıl örnek olduğu da çalışmamızda belirtilmiştir. İngiliz basınının Türk kadınının modernleşmesinde rol model olan Latife Hanım’a ve yeni Türk kadınının özgürleşmesine bakışı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmaya kaynaklık eden temel eserler, konuyla ilgili arşiv belgeleri, yerli ve yabancı gazete haberleri ve tetkik eserler olmuştur.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|