Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 63
 İndirme 29
Sâlih Nâbî'nin Felsefe-i Mûsikî İsimli Eseri Üzerine Bir Değerlendirme
2018
Dergi:  
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Yazar:  
Özet:

Sâlih Nâbî (ö. 1332/ 1914), Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşayan tıbbiye mezunu bir Türk mûsikîsi meraklısıdır. 1910 yılında Felsefe-i Mûsikî isimli bir eser kaleme almış, bu çalışmasında mûsikînin insan ruhu üzerindeki etkisi, mûsikî tarihi ve kendi döneminde Osmanlı’da mûsikî anlayışı gibi konularda incelemelerde bulunmuştur. Ayda bir yayınlanması düşünülen bu çalışması, ilk neşrinden sonra birtakım sebepler yüzünden devam edememiştir. Bu makalede Sâlih Nâbî’nin Felsefe-i Mûsikî isimli eserini tanıtılacak olup, yazarın mûsikî hakkındaki bilgileri değerlendirilecektir. Tarih boyunca kaleme alınan mûsikî eserlerinde pek çok felsefî düşüncenin mûsikî anlayışına yansıdığı görülmekle birlikte müstakil olarak felsefe-mûsikî ilişkisini konu edinen bir çalışmaya XX. yüzyıl öncesinde rastlanmaz. Bu sebeple Sâlih Nâbî’nin Felsefe-i Mûsikî isimli çalışması, başlığı açısından dikkat çekicidir. Eserde pek çok mesele hakkında kısa açıklamalar yer almakla birlikte, kanaatimizce ilgi uyandıran en önemli konu, dönemin mûsikî algısıdır. Çünkü Sâlih Nâbî, o dönemin şahidi olarak Osmanlı’da mûsikînin uzunca bir süredir ihmal edildiğini düşünmektedir. Zaten onu, bir eser kaleme almaya iten sebep de budur. İşte bu makalede, daha önce hakkında bir çalışma yapılmayan Sâlih Nâbî’nin Felsefe-i Mûsikî isimli eseri tanıtılmış ve incelemeye tabi tutularak yazarın mûsikî anlayışı kendinden önceki literatürle karşılaştırılmıştır. Özet: Sâlih Nâbî, 23 Nisan 1302’de (5 Mayıs 1886) İstanbul Yedikule’de dünyaya gelmiştir. İlk ve orta eğitiminden sonra 28 Şubat 1316’da (13 Mart 1901) Çengelköy’de bulunan Tıbbiye-i Askerîye’ye başlamıştır. Burada toplamda on yıl kadar eğitim aldıktan sonra 1911’de mezun olmuştur. Mezuniyet öncesinde bir müddet İsviçre’de Bel-Air Bîmârhânesi’nde asistanlık yapmıştır. Birkaç farklı bölgede hekimlik yaptıktan sonra 1914 yılında yirmi sekiz yaşında vefat etmiştir.  Genç yaşta vefat eden Sâlih Nâbî’nin günümüze ulaşan iki eseri bulunmaktadır. Bunlardan biri, mezun olmadan evvel sunduğu, Yirminci Asırda Melce-i Mecânîn ve Bel-Air Bîmârhânesi isimli bitirme tezidir. 1911’de yayınladığı bu eserinde, bir dönem asistan olarak görev yaptığı İsviçre Bel-Air Bîmârhânesi’ndeki bazı incelemelerini aktararak bu alanda yapılacak mimarî çalışmalara dair önerilerde bulunur. Makalemize konu olan diğer eseri ise Felsefe-i Mûsikî isimli çalışmasıdır.  Felsefe-i Mûsikî, otuz iki sayfadan oluşmaktadır. Aylık bir mecmua olarak neşredilmesi planlanan bu eserin bilinen tek sayısı, incelememize konu olan birinci fasiküldür. Mûsikî ve felsefe konularının ele alınması düşüncesi ile kaleme alınan bu eser, kanaatimizce mezuniyetinin ardından Sâlih Nâbî’nin Balkan savaşlarına katılması ve daha sonra genç yaşta vefat etmesi sebebi ile devam edememiştir.  Felsefe-i Mûsikî, biri giriş kısmı olan üç bölümden oluşur. Medhal ismindeki giriş kısmında, Osmanlı’nın o günlerde içinde bulunduğu kültür ve mûsikî ortamından bahsedilerek eserin yazılmasının gayesi açıklanır. İkinci bölümün ismi Mebhasi’r-Rûh-i Mûsikî-i Umûmî’dir. Bu bölümde şu konular incelenir: Mûsikînin ruha tesiri, Eski Greklerin mûsikîye verdikleri önem ve hizmetleri, tarih içinde mûsikîye dair bazı notlar. Son bölümün ismi ise Mûsikînin İctimâ’iyât ve Târîhle Münâsebeti’dir. Burada, mûsikînin sosyal hayattaki yeri, mûsikî kelimesinin menşei, “lir” başta olmak üzere Eski Greklerin kullandıkları bazı sazların icadı, Eski Greklerin mûsikîye olan hizmetleri, Arap dünyasında mûsikînin gelişmesi ve bu konunun öncüleri, notanın icadı ve yaygınlaşmasının oluşturduğu etki, mûsikî ve edebiyat ilişkisi gibi konular ele alınır.   Görüldüğü gibi müellif her ne kadar eser isminde mûsikî ve felsefe kelimelerini kullansa da pek çok konuya dair açıklamalarda bulunmuştur. Eserin daha iyi anlaşılabilmesi ve konu bütünlüğü açısından bu meseleleri beş başlık altında inceleyeceğiz. Bunlar şöyledir: Mûsikî kelimesinin menşei, eserde mûsikî düşüncesi, mûsikî tarihi, yirminci yüzyılda Osmanlı’da mûsikî anlayışı ve çalışmaları, mûsikî-edebiyat ilişkisi. Bu başlıklar altındaki konular, makalede ayrıntılı olarak verileceği için burada kısaca özetleyerek şöyle açıklayabiliriz.  Mûsikî kelimesinin kökeninin Eski Greklerden geldiği yönünde müzikoloji kaynaklarında bazı bilgiler bulanmaktadır. Bu düşünceye göre mûsikî kelimesi, şiir ve mûsikî ilâheleri olan “Müz”lerden gelmektedir. Fakat Sâlih Nâbî’nin bu iddiayı kabul etmez. Yazar, bu kelimenin Eski Greklerde kullanıldığını kabul etmekle birlikte, onlardan çok daha önce var olduğunu belirtir. Dahası Sâlih Nâbî bu türden düşüncelerin, her şeyin kökenini Eski Greklerde arama gibi bir yanlışın sonucunda ortaya çıktığını ifade eder.  Sâlih Nâbî, ruhun en derin hislerini ifade edebilen sanatın mûsikî olduğunu belirtir. Bu, mûsikînin insanî yönüdür. Sosyal açıdan ise mûsikî, bir toplumun yapısını ve düşünce dünyasını ortaya koyan en mühim araçlardandır. Bu sebeple mûsikîdeki gelişmişlik, ülkenin de gelişmişliğini gösterir. Dolayısıyla çocuk terbiyesinde ve ilk eğitim döneminde mûsikî önem arz etmektedir. Çünkü mûsikî bilen nesil, ruhunun en derin hissini, yani vicdanını da duyacağı için toplumsal açıdan gerekli ahlak normlarına da sahip olacaktır.  Sâlih Nâbî’nin eserinde mûsikî tarihine dair bazı açıklamalar bulunmaktadır. Yazar, mûsikî tarihini Hz. Âdem’in yaratılmasından daha öncesine dayandırır. Çünkü ses, insan yaratılmadan önce de vardır. Mûsikî tarihinde Eski Greklerin çalışmaları inkâr edilemez. Çalgıların icadı, mûsikînin ruha olan tesirinin keşfedilmesi ve mûsikînin bir ilim haline gelmesi gibi konularda önemli bilgilere ulaşmışlar ve eserleri ile bunları gelecek nesillere aktarmışlardır. İslam dünyasında da benzer çalışmaların yapıldığını ifade eden yazar, bunlara Farabî ve İbrahim el-Mevsîlî’nin ismini zikretmekle iki örnek verir. Müellifin üzerinde durduğu konulardan biri de mûsikînin ruha olan tesiridir. Sâlih Nâbî, mûsikî ile uğraşan bir tabiptir. Ayrıca bu konuda araştırmalar yapmış, daha önce ifade edildiği gibi bir bitirme tezi hazırlamış ve bu çalışmasını yayınlamıştır. Mûsikînin bu tesirini izah eden yazar, ayrıca tarihi bazı örnekler vermiş, kimi savaşların mûsikî icraları sebebiyle kazanıldığını tarihi örnekleri ile ele almıştır.  Sâlih Nâbî’nin eserinde dikkat çeken önemli kısımlardan biri de Osmanlı’nın o dönemde içinde bulunduğu durumu analiz etmesidir. Yazar, mevcut iktidarları Türk mûsikîsine olan ilgisizlikleri sebebiyle eleştirir. Dahası onların bir dönem Türk mûsikîsinin kökenini kazımaya çalıştıklarını ifade eder. Yine bu dönemlerde Osmanlı sarayı ve halk arasında bir kopukluk meydana gelmiştir. Çünkü Osmanlı sarayında mûsikînin bir elit sanat olduğu düşünülmekte ve halkın zevkleri göz ardı edilmektedir. Bu olumsuz durumu betimleyen yazar, tüm bunlara rağmen kendi döneminde Türk mûsikîsinin mevcut durumunda bir düzelmenin göze çarptığını da belirtir. Artık Osmanlı sarayı Türk mûsikîsine karşı ilgisiz değildir. Ayrıca Osmanlı’da Türk mûsikîsi ile ilgili nazarî bazı çalışmalar da ortaya çıkmaya başlamıştır.  Eserinde mûsikî ve edebiyat ilişkisini de ele alan yazar, bu iki alanın birbiri ile çok yakın olduğunu ifade eder. Dolayısıyla iyi bir şairin mûsikî bilmesi, aynı şekilde iyi bir mûsikîşinâsın da edebiyat bilmesi gerekmektedir. 

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler








Cumhuriyet İlahiyat Dergisi

Alan :   İlahiyat

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 1.205
Atıf : 2.527
© 2015-2024 Sobiad Atıf Dizini