Belli bir etnik grubun tamamen yok edilmesini amaçlayan soykırım suçu, 20. yüzyılda Birleşmiş Milletler Genel Kurul Toplantısına konu edilerek müstakil bir suç olmaktan çıkıp uluslararası alanda kendisine yer bulmuştur. Uluslararası Hukukta ilgili düzenlemelerin yapılmasıyla soykırım suçu hakkında derin bir literatür oluşmuştur. Çerkes denilince ilk akla gelen Kafkasya’nın içinde bulunduğu koridor, tarih boyunca insanların yaşamak için su kenarlarını seçmesi açısından önem arz etmektedir. Bu sebepledir ki bu bölgeler her zaman talep görmekte ve siyasal emellere alet edilerek kullanılmak istenmektedir. Bölge en çetin sınavını Ruslar ile savaşırken vermiştir. Savaşın sonunda Çerkesler anayurtlarını zorunlu olarak terk etmek durumunda kalmıştır. Yaşanan bu zorunlu göçler esnasında Çerkesler tamamen yok edilmek ya da Ruslaştırılmak istenmiştir. Çalışmanın odak noktası Uluslararası Hukuk Doktrinine göre Çerkeslerin yaşadığı bu zorunlu göçün bir soykırım olup olmadığını oluşturmaktadır. Çalışmanın bu perspektiften daha önce ele alınmamış olması da çalışmanın önemini artırmaktadır. Edinilen bulgulara ve soykırım kavramının hukuk sisteminde yer alan tanımlanışına getirilen eleştiriler ışığında Çerkes halklarının soykırıma uğradığını söylemek mümkündür.
Alan : İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|