Osmanlı İmparatorluğu son dönemlerinde borçlanmaya başlamış olmasına rağmen, acı tecrübeler yaşayarak bedeller ödemiş ve mali iflasa sürüklenmiştir. Osmanlı devleti için zor olan bu yıllarda devletin gelir ve giderlerinin uzun dönemli bir dengeye kavuşturulamaması büyük sorunlar yaratmıştır. 19. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı devleti finansman güçlüklerini imparatorluğun kendi kaynaklarını kullanarak aşmaya çalışmış, ancak bu süreçte belirli bir istikrar sağlanamamıştır. Özellikle savaş dönemlerinde ortaya çıkan mali yükün barış dönemlerinde ödenememesi veya hafifletilememesi, tağşişleri gündeme getirmiştir. Tağşiş ve enflasyonlar ise devlete borç verecek ve güven esası üzerine kurulacak finans piyasalarının güçlenmesini engellemiştir. Nitekim iç borçlanma süreci ve iç finans piyasaları, özellikle 1770-1840 döneminde, tağşiş ve enflasyon yükünün altından kalkamamıştır. Bu zor dönemde uzun vadeli mali dengelerin kurulamaması nedeniyle iç borçlanma alternatifi bir anlamda tüketilmiş ve Kırım Savaşı ile birlikte Osmanlı devleti dış borçlanma sürecini başlatmıştır. Ancak bütçe dengeleri 1850'ler sonrasında da kurulamamış ve dış borçlanma süreci, 1875-1876 yıllarında ödemelerin durdurulması, 1881 yılında da Düyun-u Umumiye İdaresi'nin kurulması ile sonuçlanmıştır. Osmanlı dış borçları ülkenin kaynaklarını yabancılara aktarmanın bir aracı niteliği taşımış, alınan borçlar yeniden üretimde kullanılmamıştır. Daha çok hükümetin cari giderlerinde kullanılan dış borçlar bir yandan birikimli olarak artmış, diğer yandan da kamu gelirlerinin önemli bir kısmına yabancıların el koyması ile sonuçlanmıştır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|