Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 16
 İndirme 2
İslam Hukukunda Garara Rağmen Akdin Sürdürülme Esasları
2023
Dergi:  
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Yazar:  
Özet:

Araştırma, İslam hukukunda akdi istikrara kavuşturma ve akitlerde şüphe veya aldatma olsa bile fesihten nasıl korunabileceğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu araştırma, daha önce akitler ile ilgili yapılmış çalışmalarda ele alınmamış bir konuyu incelemektedir. Bu araştırmada, tümevarımcı ve analitik bir yaklaşım benimsenmiş, garar içeren akitler klasik ve çağdaş fıkıh kitaplarından derlenmiş, analiz edilmiş ve çeşitli kaideler altında organize edilerek hedeflenen amaca ulaşılmaya çalışılmıştır. Fıkıhçılar, bir akitte iki tarafın rızasının önemli olduğunu düşünmektedir; rıza bozulursa akit de bozulur. Rızaya zarar veren kusurlardan biri de garar veya tağrîrin varlığıdır. Zira garar, akdin tarafları arasında akdi sisteme uygun olmayan bir güven sarsılmasına neden olur ve ihtilafa kapı açar. Çatışmaya yol açan her sebep, sonuç olarak yolsuzluğa neden olur. Fıkıhçılar akitleri istikrarını koruyacak şekilde ele almışlardır. Özellikle akitlerin en büyük bölümünü oluşturan satım konularında yapılan inceleme sonucunda, akdi formüllerin birçoğunun varlığının garardan etkilenmediği ortaya konmuştur. Ancak bazı durumlarda dinin, bireylerin çıkarlarına öncelik verdiğini görüyoruz. Sonuçta, gararın varlığıyla akdi onaylayan yedi kaide ortaya çıkmaktadır; Birinci kaide: Gararın varlığına değil, boyutuna itibar edilir. Akitte etkili olması için gararda aranan ilk şart bu gararın akdi etkileyecek kadar çok olmasıdır. Garar akdi etkileyecek boyutta değilse akde etkisi yoktur, çünkü akitlerde gararın varlığı kaçınılamayacak bir durumdur. Her garar, ilgili akdin feshi için bir gerekçe olarak kabul edilmesi akitlerin istikrarsız olmasına yol açar. Ancak, akitlerin istikrarı güven verici bir seviyeye ulaşana kadar, akdin tarafları rızanın bir kısmını feda etmeli ve taraflardan biri zararın bir kısmını üstlenmelidir. İkinci kaide: Aldatma asli olmayan bir şeyde ise affedilir. Bu kuralın içeriği şöyledir: Akitte belirtilen asli mallarda hile yoksa, aksine tali mallarda hile varsa, bu hile dikkate alınmaz ve akit devam eder. Üçüncü kaide: İhtiyaç olduğunda akitteki garar itibara alınmaz. Şâriʽ, insanların bazı akitlere olan ihtiyacını sezdiği için, içlerinde garar bulunmasına rağmen bunlara izin vermiştir. En belirgin örneklerden birisi, henüz toprakta yetişmekte olan soğanı satmaktır. Başka bir örnek ise, Şeriatın faiz şekli olduğu halde ihtiyaçtan ötürü âriyet akdini caiz kılmasıdır. Dördüncü kaide: Garar, akitten çıkarılamadığında itibara alınmaz. Demek ki, akdin içinde bulunan riskten kaçınılamazsa, bu durum akdin devamına engel olmaz. Günümüz uygulamalarında, bazı fıkıh kurulları, toplam borçlanma oranının, şirket aktiflerinin %30’unu geçmemek kaydıyla, faizle borçlanmak zorunda olan şirketlerin hisselerinin alım satımına izin vermiştir. Beşinci kaide: Garar, teberru akidlerinde kabul edilir. Bu ilke Malikî fıkhından istinbat edilmiştir. Gararın varlığına rağmen vasiyet akdi, hukukçuların en fazla izin verdiği akitlerden biridir. Altınci kaide. Aldatılan kişinin gararın varlığını bildikten sonra rıza göstermesi akdin feshetme seçeneğini ortadan kaldırır. Son olarak yedinci kaide: Teslimden sonra satılan malın durumunda bir değişiklik olursa müşteri iade hakkını kaybedecek ve en başa dönüş mümkün olmayacaktır. Bu çalışmanın ulaştığı bazı sonuçlar bulunmaktadır. Bunların en önemlisi: Garar içeren akitlerin feshedilmesi gerekliliğinin nedeni, akdin iki tarafının da menfaatini dikkate almaktır. Dolayısıyla, zarar gören gararı kabul edip rızasını beyan ederse, akit devam eder ve fesih gerekmez. Gararın bir takdir meselesi olduğu ve hiçbir akdin bundan muaf olmadığı gerçeği göz önüne alındığında din, akitlerin feshedilmesini gararın varlığına değil, büyüklüğüne bağlamıştır. Dinin garar içeren bazı akitlerde halkın çıkarlarını ve ihtiyaçlarını dikkate aldığı ve barındırdıkları garara rağmen bu akitleri geçerli kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bu, söz konusu akitlerin istikrarına ve iptal edilmelerine karşı korunmasına yol açmaktadır. Dinin, akitlerin istikrarına yaklaşımı, iki akit tarafına da garar içeren bir akdi düzeltme hakkı verdiğinde ortaya çıkmaktadır. Bazı fıkıh doktrinlerinin garar durumlarında gösterdiği kolaylık, sigorta sözleşmeleri gibi bazı modern akitlerin caiz olmasına kapı aralamıştır. Hanefi ve Maliki mezheplerinin akdin konusunun zayi olması durumunda tanıdığı genişleme, akitlerin istikrarına ve feshinin önlenmesi ile açıklanabilir.

Anahtar Kelimeler:

Continuing The Contract With The Presence Of Garar In Islamic Law
2023
Yazar:  
Özet:

يهدف البحث إلى بيان مقاصد الشريعة في استقرار العقود، وصيانتها من الفسخ عند ورود الغرر عليها. وقد اعتُمد في هذا البحث على المنهج الاستقرائي والتحليلي، حيث تم استقراء مسائلِ الغرر في كتب الفقه القديمة والمعاصرة، ثم تحليلها، ثم إخراج الضوابط التي يكون فيها العقد مستمراً بالرغم من وجود الغرر، وهنا تظهر أهمية هذا البحث، فقد تم التوصل إلى عدد من الضوابط التي تسمح بقبول العقد مع الغرر، وقد بلغت سبعة ضوابط، ومضمون الضابط الأول: أن العبرة بحجم الغرر لا بوجوده، فسارَع الشرع إلى إسقاط بعض العقود، لكونها تنطوي على غرر كثير، وأما الغرر اليسير فلا تأثير له على العقد، والذي حمل الفقهاء على المسامحة في الغرر القليل، هو أن الغرر لا ينفك عن العقود، ولا يمكن فصله عنها، علاوة عن أن الغرر قد يكون أصيلًا في العقود نفسها، ولو كان كل غَرَر مسوِّغًا لفسخ كل عقد فإنه يؤدي إلى عدم استقرار العقود. وأما الضابط الثاني فهو: يُغتفر من الغرر في التابع ما لا يُغتفر في الأصل، فإذا كان الغرر في التابع وليس في الشيء الأصلي الذي تم عليه العقد، فلا يُلتفت إليه، ويمضي العقد صحيحًا. وأما الضابط الثالث فمضمونه أنه لا ينظر إلى الغرر مع وجود الحاجة إلى العقد، فعندما لمس الشارع حاجة الناس إلى بعض العقود، سارع إلى إجازتها بالرغم من وجود الغرر فيها، والأمثلة في الفقه كثيرة، وأبرزها بيع العرايا. وأما الضابط الرابع فهو: أنه يُعفى عن الغرر عند تعذُّر إزالته، فإذا كان الغرر لا يمكن الاحتراز عنه ولا دفعه، فلا يمنع ذلك من جواز العقد، وأبرز التطبيقات المعاصرة أنه يجوز بيع وشراء أسهم شركة تلجأ في جزء قليل من مجموع موجوداتها إلى القروض الربوية وهي مجْبَرة على ذلك. وأما الضابط الخامس فهو: يقبل الغرر في عقود التبرعات؛ حيث اقتضت الحكمة التوسعة في تلك العقود، وأكثر العقود التي يُتسامح فيها عن الغرر هي الوصية كما سنرى. وأما الضابط السادس: الرضا بالغرر بعد العلم به يسقط الخيار، فإذا صرّح المخدوع بأنه رضِيَ أو دلَّت أفعاله على رضاه فإن العقد يمضي، ولكن يشترط من أجل صحة الرضا بالتغرير شرطان تم ذكرهما في محلهما. وأخيرًا الضباط السابع: تغيُّر حالة المعقود عليه، فإذا حصل في المعقود عليه الذي وقع فيه التغرير تغيير بعد قبضه، فإن حق الرد يسقط، ولا يمكن الرجوع إلى نقطة البداية. كما تم دراسة معيار الغرر الكثير على ثلاث أحوال؛ الحال الأولى: إذا كان الغرر موجودًا في ذات العقد، فتبين أن حدّه ما ترجح فيه جانب العدم على الوجود أو عدم السلامة على السلامة، والغرر القليل ما لا يمكن الاحتراز عنه وتدعو الضرورة إليه، ووفقًا للدراسات الحديثة فإن معيار الغرر في المبادلات الثنائية ما ينظر فيها على أن أحد الطرفين رابح والآخر خاسر، وهذا الضابط يتفق مع الضوابط الشرعية للغرر، بل هو أكثر انضباطاً مما ذكره الفقهاء. وأما الحال الثانية: فهو معيار الغرر في القيمة، عند قيام البائع ببيع المعقود عليه بأكثر من القيمة الحقيقية، أو قام المشتري بتغرير البائع الجاهل الذي لا يحسن معرفة السوق، واشترى منه بأقل من القيمة الحقيقية، فحد التغرير في القيمة هو ما لا يدخل تحت تقويم المقوِّمين من أهل الخبرة، وفيه آراء أخرى مذكورة في داخل البحث. وأما الحال الثالثة: فهو التغرير المتركز في الوصف، وذلك عند توصيف المبيع بغير صفته الحقيقية، فيثبت للمخدوع خيار فوات الوصف المشروط أو المرغوب، مع اختلاف بين الفقهاء في التفاصيل. كما تم تقييم أثر الغرر الكثير على صحة العقد فتبين أن بعض الغرر الكثير إذا استقر في جنس المعقود فإنه يؤثر في العقد فيبطله، ومثل الاختلاف في الجنس التفاوتُ الكبير في الأوصاف. أما إذا كان الغرر واردًا على وصف مرغوب عادة وليس على جنس المبيع، فعندئذ يبقى العقد، ويثبت للعاقد الخيار، وأما إذا لم يكن الغرر في صلب العقد ولا في وصفه، لكنه متعلق بحالة العقد، كبيع النَّجْش؛ فيبقى العقد صحيحًا مع ثبوت الإثم في الآخرة. وقد خلصت هذه الدراسة إلى جملة من النتائج، وأبرزها: إن السبب في وجوب فسخ العقود التي تتضمن غررًا هو مراعاة مصلحة العاقدين، وبالتالي فإن قبِل الطرف المتضرر بالغرر وأبدى رضاه، فإن العقد يمضي ولا حاجة للفسخ. نظرًا إلى أن الغرر أمر تقديري، ولا يخلو عقد منه، فقد ربطت الشريعة فسخ العقود بحجم الغرر لا بوجوده. تبين أن الشريعة راعت مصالح وحاجات الناس في بعض عقود الغرر، ورجحت استمرارها بالرغم من كثرة الغرر فيها، وقد أدى ذلك إلى استقرار تلك العقود وصيانتها من الفسخ. ظهر توجُّه الشريعة إلى استقرار العقود عند منح الحق للعاقدين بتصحيح العقد الذي وُجد فيه الغرر. إن اختلاف الفقهاء في بعض حالات الغرر، فتح المجال إلى إجازة بعض العقود المستجدة كعقود التأمين، وشركات الأسهم. تغيُّر حال المبيع يمنع الخيار، سواء كان هذا التغير بتغيُّر اليد، كأنْ تحوَّل المبيع إلى ملكية مشتر آخر، أو كان التحول بالصنعة بالزيادة عليه أو تغيير هيئته. إن التوسع الذي شهده المذهب الحنفي والمالكي في حالات فوات المعقود عليه أدى إلى استقرار العقود وتجنُّب فسخها.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler






Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 861
Atıf : 2.456
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi