Amaç: Bu çalışmada konik ışınlı bilgisayarlı tomografi kullanılarak farklı iskeletsel paterne sahip hastalarda eklem morfolojisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışma kapsamında temporomandibular eklem’in görüntülenebildiği ve iskeletsel ölçümlerin yapılabildiği konik ışınlı bilgisayarlı tomografi görüntüleri üzerinde kondil şekli (yuvarlak, düz, konveks, açılı), kondil genişlik ve uzunlukları, glenoid fossa taban kalınlığı ölçümleri yapıldı. 3 farklı iskeletsel paterne ve cinsiyetlere göre kondil şekillerinin görülme sıklıkları ve elde edilen ölçümler arası farklılıklar istatistiksel olarak değerlendirildi. Bulgular: Hasta grubunda konveks, açılı, flat ve yuvarlak tip kondillerin görülme sıklığı sırasıyla %39.8, %9.9, %38.1, %12.2’ydi. Hem tüm çalışma grubunda hem de Sınıf 1 ve 3 hastalarda en sık konveks tip görülürken, Sınıf 2 hastalarda flat tip kondilin görülme sıklığı anlamlı derecede Sınıf 3 hastalardan fazlaydı. Ölçüm değerleri arasında sadece kondil yüksekliği Sınıf 3 hastalarda Sınıf 2 hastalara göre anlamlı derecede yüksek bulundu. Sonuç: Bu çalışmada temporomandibular eklem morfolojisi ile iskeletsel paternlerin ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Ortodontik tedavi ve takiplerinde sık karşılaşılabilecek eklem anatomisinin bilinmesi yapılan ortodontik tedaviye bağlı meydana gelen değişikliklerin tespit edilmesinde fayda sağlayacak, eklem öncelikli tedavilerin planlanmasının önünü açacaktır.
Aim: In this study, it was aimed to evaluate joint morphology in patients with different skeletal patterns using cone beam computed tomography. Methods: In this study, condyle shape (round, flat, convex, angled), condyle width and height, glenoid fossa roof thickness measurements were made on cone-beam computed tomography images where temporomandibular joint can be visualized and skeletal measurements can be made. The incidence of condyle shapes according to 3 different skeletal patterns and genders and the differences between the measurements obtained were evaluated statistically. Results: The incidence of convex, angled, flat and round type condyles in the patient group was 39.8%, 9.9%, 38.1%, 12.2%, respectively. The convex type was most common in both the entire study group and in Class 1 and 3 patients, while the incidence of flat type condyles in Class 2 patients was significantly higher than in Class 3 patients. Among the measurement values, only condyle height was found to be significantly higher in Class 3 patients than in Class 2 patients. Conclusion: In this study, it was determined that temporomandibular joint morphology and skeletal patterns were associated. Knowing the joint anatomy, which can be encountered frequently in orthodontic treatment and follow-ups, will be beneficial in detecting changes due to orthodontic treatment, and will pave the way for planning priority treatments for temporomandibular joint.
Alan : Sağlık Bilimleri
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|