Bu makalenin amacı, Gazâlî’nin Tanrı ve âlem anlayışını ontolojik temelde ortaya koymaktır. Bununla birlikte o, âlemin varoluş amacını Tanrı’yı tanıtmak olarak temellendirdiği için, böyle bir çalışmada, konunun epistemolojiden kesin sınırlarla ayrılması zor gözükmektedir. Gazâlî eserlerinde varlıkları farklı açılardan sınıflandırsa da onun ontolojisinde, varlık kümesi en temelde Tanrı ve Tanrı’nın fiillerinden meydana gelir. Tanrı, zatı gereği zorunlu, kendisi dışındaki mevcudatın kaynağı olarak onlardan mukaddes ve münezzeh olan, biricik varlıktır. O, kendi zatı ile kaim sıfatlara sahiptir. Bu sıfatlar, ne O’dur, ne de O’ndan başkasıdır. Zat ve sıfatları itibariyle Tanrı, yaratılmışlara benzemekten ve onlar tarafından bilgi ve tecrübe ile ihata edilmekten münezzehtir. Gazâlî, Tanrı hakkında konuşurken takdis ve tenzihi öncelemekle birlikte, onun tenzih anlayışı, Tanrı’yı âlemden uzaklaştıran bir anlayış değildir. Tam tersine o, eserlerinde, Tanrı’nın kullarına her şeyden daha yakın olduğunu sıklıkla vurgular. Âlem ise, Tanrı’nın zatı ve sıfatları dışındaki bütün varlıklardır. Bu haliyle tüm varlıklar, Tanrı’nın fiilidir. Her ne kadar âlem, Tanrı dışında bir varlık sahası olarak isimlendirilse de, hakikatte varlığının kaynağı ve devamı Tanrı’ya tâbidir. Gazâlî, âlemi de kendi içinde mülk ve melekût olarak ikiye ayırır. Mülk âlemi melekût âlemini tanıtıcıdır. Tanrı’nın fiili olarak her ikisi de Tanrı’ya ilişkin bilgi vericidir. Âlem, kendisi vasıtasıyla Tanrı bilinsin diye yaratılmışlardır. İlgili amacı dışında kullanımı ise nimete nankörlük etmektir.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|