Geçmişi çok eskilere dayanan Dağlık Karabağ Sorunu SSCB’nin dağılmasını takiben eski-Sovyet arazisinde sıcak çatışmaya dönüşen anlaşmazlıklardan biridir. Esasen 1992 yılında Azerbaycan’a bağlı olan Dağlık Karabağ Özerk bölgesinin kontrolü için Ermenistan ile Azerbaycan arasında patlak veren savaş nedeniyle, toprakl temelli bir anlaşmazlık olarak görülmektedir. Bu nedenle de günümüze kadar sorunun çözümüne yönelik olarak ortaya atılan çözüm önerilerinin tamamının odak noktası, toprak paylaşımı olmuştur. Ancak bu çabalar sorunun temel gerekçesini gözden kaçırdığı için olumlu bir şekilde sonuçlanmadığı gibi, son yıllarda taraflar arasındaki sıcak çatışma yeniden hız kazanmıştır. Bu nedenle Dağlık Karabağ çatışmasının temel nedenlerinin ortaya çıkarılması, soruna kalıcı bir çözüm bulunması adına büyük bir önem arz etmektedir. Dağlık Karabağ örneğinde de görüldüğü üzere, eski SSCB coğrafyasında yaşanan toprak temelli anlaşmazlıkların tamamı büyük ölçüde Rus İmparatorluğu ve takiben de SSCB döneminde uygulanan iskân politikalarının sebebiyet verdiği kimliksel temelli anlaşmazlıklara dayanmaktadır. Bu noktada Güvenlikleştirme teorisi bağlamındaki alt sektörlerden biri olan ve “göç”, “yatay rekabet”, “dikey rekabet” ve “nüfusun azalması” gibi tehditlerin, “kimlik”, “din” ve “toplumsal cinsiyet” gibi farklı referans nesneleri üzerindeki olası etkilerini inceleyen Toplumsal Güvenlik, Dağlık Karabağ benzeri Sovyet sonrası çatışma alanlarının incelenmesinde önemli bir araç işlevi görmektedir. Güvenlikleştirme teorisine göre amaç, bir sorunun normal politik süreçlerde müzakereler yoluyla çözümlenmesi (güvenlikdışılaştırılması) olsa da sorunun temelinde yatan tehditlerin süreç içerisinde iyi bir şekilde analiz edilememesi sorunun sürekli olarak güvenlikleştirilerek, normal politik süreçlerde müzakere yoluyla çözümlenmesini engellemektedir.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|