Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 3
Sömürgeciliğin İlahi Emri: Wilkie Collins’in 'Kara Cübbe' Eserinde Oryantalizm
2023
Dergi:  
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Yazar:  
Özet:

Sömürgecilik dönemi sonrası çalışmalarda, misyonerlik kaçınılmaz olarak sömürgecilikle ilişkilendirilmektedir. Bu, misyonerlerin asıl görevinin “medeniyetin nimetlerini” vaaz ederek ve "beyaz adamın yükünü" uygulayarak Hristiyanlığı yaymak olduğu gerçeğiyle açıklanmaktadır. Bu çalışma, Wilkie Collins'in (1824-1889) Kara Cübbe (1881) adlı eserinde tasvir edilen yerli halkların temsili yapısını eleştirmek için Edward W. Said'in Oryantalist söylemini benimsemektedir. Said'in fikirleri, Batı'nın Kızılderilileri uygarlaştırılması gereken vahşiler olarak görmelerinin eleştirel analizinde özellikle etkilidir. Kara Cübbe, genç bir adamı kazara öldürdüğü için pişmanlığı hayatının geri kalanında peşini bırakmayan Lewis Romayne'in bir dizi talihsiz olayının etrafında dönen kısmen mektuplardan oluşan bir romandır. Bu araştırma, yazarın romandaki dini görüşleri konusundaki tutarsızlıkları ortaya koymaktadır. Collins'in Katolik karşıtı alaycılığı, dini tarikatların yozlaşmasını ortaya çıkarmayı amaçlasa da bu duruşun kolonyal söylem için geçerli olmadığı; daha ziyade romanda Katoliklik amaçlı bir şekilde bölücü bir emperyalist araç olarak kullanılmaktadır ve dolayısıyla misyonerler, İngiliz emperyal politikalarının ayrımcı eylemlerini “kutsayan” kolonyal ajanlar olarak hizmet etmektedirler. Kara Cübbe romanında yerli halklar “kana susamış vahşiler” olarak tanımlanmakta ve Hristiyanlığın etkisiyle ruhlarının kurtarılabileceğine inanılmaktadır. Bu yaptırım aynı zamanda Amerika yerlilerinin sosyal ve kültürel asimilasyona maruz bırakıldığı sömürgeci hegemonyayı da temsil etmektedir. Beyaz ırk üstünlüğü ideolojisi, yerli halkların toprakları ve kültürü üzerinde meşru ve dini haklara sahip olduklarını iddia eden sömürgeci misyonların kendini haklı göstermesinde ifade edilmektedir. Romanda, kara cüppe imgesi, İngiliz emperyal gücünün din aracılığıyla etkisini pekiştiren sömürge mirasını temsil etmektedir.

Anahtar Kelimeler:

The Divine Mandate Of Colonialism: Orientalism In Wilkie Collins’s 'the Black Robe'
2023
Yazar:  
Özet:

In postcolonial studies, the missionary is inevitably associated with colonialism. This is explained by the fact that the missionaries’ main task was to spread Christianity by preaching the “blessings of civilisation” and implementing “the white man's burden”. This study adopts Edward W. Said's Orientalist discourse to critique the construct of the representation of indigenous peoples in Wilkie Collins's (1824-1889) The Black Robe (1881). Said's ideas are particularly instrumental in critically analysing the Western (mis)representation of Native Americans as savages who need to be civilised. The Black Robe is a partly epistolary novel revolving around a series of unfortunate events by Lewis Romayne, whose remorse for the accidental murder of a young man haunts him for the rest of his life. This research reveals inconsistencies regarding the author's religious views in the novel. It is argued that while Collins's anti-Catholic sarcasm aims to expose the corruption of religious orders, this attitude does not apply to colonial discourse. Rather, Catholicism is purposefully used as a divisive imperialist tool in the novel, and therefore the missionaries serve as colonial agents who “bless” discriminatory acts of British imperial policy, hence the image of the black robe that represents the colonial legacy consolidating the influence of British imperial power through religion. In The Black Robe, indigenous peoples are described as “bloodthirsty savages” and it is believed that their souls can be saved under the influence of Christianity. This enforcement also represents colonial hegemony, through which American Indians are subjected to social and cultural assimilation. The ideology of white racial supremacy manifests itself in the justification of the colonial missions, which claim that they have legitimate and religious rights over the land and culture of the natives.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler


Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi

Alan :   Filoloji

Dergi Türü :   Ulusal

Metrikler
Makale : 722
Atıf : 2.443
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi