İkinci Dünya Savaşının sona ermesi ile uluslararası sistemde iki süper güç ABD ve SSCB, güç mücadelesine girerek Soğuk Savaş olarak adlandırılan yaklaşık yarım asırlık bir sürece damga vurdular. Batı Bloğu ABD’nin önderliğinde NATO şemsiyesi altında birleşirken, Doğu Bloku ise SSCB’nin önderliğinde Varşova Paktı’na bağlı ülkeler olarak bir araya geldi. İki süper güç arasındaki ideolojik karşıtlık, Batı ülkelerinde komünizmin kızıl tehdit olarak algılanmasına neden oldu. Birinci Dünya Savaşında zirveye ulaşan milliyetçi hareketler ve kendinden olmayanı ötekileştirme İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında Soğuk Savaş’ta da devam etti. Soğuk Savaş döneminde Batı dünyası için “öteki” komünizmdi. Soğuk Savaşın beklenmedik bir biçimde sona ermesi ile kızıl tehdit ortadan kalkmış oldu. Ancak Batı için yeni bir tehdit yaratılmıştı: İslam. Bu bağlamda çalışmada Soğuk Savaş sonrası değişen “öteki” algısı ve tehdidin “kızıl”dan “yeşil”e dönüşü ele alınacaktır. Çalışmanın amacı islamfobisi olarak adlandırılan yeşil tehdidin özellikle Avrupa’da kaybolmaya başlayan birlik duygusunu yeniden canlandırmak için önyargılar ve mitlerle beslenen bir senaryo olup olmadığını analiz etmektir. Avrupa ve İslam arasına bir duvar örmek isteyen ve İslamfobisi kavramını ortaya atan siyasi erklerin asıl endişesi gerçekten İslam dininin kendisi midir, yoksa Batılılarca öne çıkarılan kökten dinci saldırgan İslam imajı mıdır? İslam, Batı için gerçekten bir tehdit midir, yoksa bu Batının komünizmden kalan boşluğu doldurmak için takındığı bir tavır mıdır soruları cevaplanmaya çalışılmıştır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|