İslam düşüncesinde varlık imkânla ilişkisi bakımından üç biçimde değerlendirilmiştir. İlki, zâtında imkân bulundurmayan varlık: Tanrı'dır. İkincisi, zâtında imkânı bilkuvve olan ve zorunlu olmayan varlıktır. Bu varlık var olmak zorunda değildir. Var olmaya da yok olmaya da eşit mesafededir. Bu iki yaklaşım hem İslam felsefesi hem de kelâmda ittifakla kabul edilmiştir. Üçüncü yaklaşımda ise imkân, varlıktan önce olmayıp, aksine zâtta imkânı bilfiil varlığıyla birlikte bulunur ve başkasıyla zorunlu zâtıyla mümkün varlık şeklinde ifade edilir. İslam filozofları ay üstü âlem, akıllar ve diğer ezeli yaratıkları bu şekilde başkasıyla zorunlu kategorisinde değerlendirir. Bilfiil var olan varlığı bir şekilde zorunlulukla ilişkilendiren filozoflar karşısında kelâmcılar ise imkân vasfının zorunluluk ile bir arada kullanılmaması gerektiğini ileri sürerler. Biz bu çalışmamızda filozofların ortaya koyduğu biçimde başkasıyla zorunlu mümkün varlık terimini ve kelâmcıların buna yönelik itirazlarını araştırdık. Buradan yola çıkarak, her iki disiplinin mümkün varlığa dair farklı yaklaşımlarının, onların alem tasavvurları üzerindeki etkilerini ortaya koymayı amaçlıyoruz. Araştırmamızı klasik felsefi ve kelâmî literatürün öne çıkan örnek metinlerini inceleyip analiz ederek yürüteceğiz.
Alan : İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|