Edebî metinleri anlama ve anlamlandırma çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkan yöntemlerden biri şüphesiz “şerh” metodudur. Türk dili özelinde düşünüldüğünde edebiyatımızda bir metnin şerh edilmesine sebep ya asıl kaynak eserin farklı dilde oluşudur ya da aynı dilde yazılmış olsa dahi metnin herkesçe anlaşılmayan, açıklanmaya muhtaç bir tarafı vardır. Şerhler, içerik olarak oldukça zengin metinlerdir. Bünyesinde dilbilgisi, sözlükbilim, tarih, coğrafya ve belagat (retorik) gibi alanlara dair bilgiler, edebî ve kültürel malzeme olmak üzere birçok unsur bulundururlar. Bu sebepten bir nevi klasik metinlerin zamana karşı koyan yüzüdürler. İki nesil arasındaki perdeyi kaldırarak metin ve insan, metin ve dil, metin ve sosyal zemin arasındaki bağı tekrar kurmaya vesile olurlar. Özellikle Arapça ve Farsça metinlere yazılan Türkçe şerhler bu yönüyle kültür elçileridirler. Bu türden yazılmış şerhler edebiyatımızda büyük bir yekûn oluşturmaktadırlar. Bunlardan biri de bu makalenin konusunu oluşturan eserdir. Şerh-i Kaside-i İbn Düreyd adını taşıyan bu eser, Abbasi şairlerinden İbn Düreyd’in el-Maksure olarak bilinen Arapça kasidesine XVII. yüzyılda, asıl adı Abdülkadir b. Osman el-Bigavî olan Vehbi-i Yemanî tarafından yazılmış Türkçe şerhi ihtiva etmektedir. Bu çalışmada, Vehbi-i Yemanî’nin hayatı ve eserleri hakkında ulaşılan bilgilere yer verildikten sonra müellifin, çalışmaya konu olan Şerh-i Kaside-i İbn Düreyd adlı eserini üzerine yazdığı el-Maksure’ye değinilmiştir. El-Maksure’nin müellifi İbn Düreyd hakkında bilgi verilmiş ve nihayetinde Vehbi’nin Şerh-i Kaside-i İbn Düreyd adlı eseri tanıtılarak eser hakkında değerlendirme yapılmıştır.
Edebî metinleri anlama ve anlamlandırma çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkan yöntemlerden biri şüphesiz “şerh” metodudur. Türk dili özelinde düşünüldüğünde edebiyatımızda bir metnin şerh edilmesine sebep ya asıl kaynak eserin farklı dilde oluşudur ya da aynı dilde yazılmış olsa dahi metnin herkesçe anlaşılmayan, açıklanmaya muhtaç bir tarafı vardır. Şerhler, içerik olarak oldukça zengin metinlerdir. Bünyesinde dilbilgisi, sözlükbilim, tarih, coğrafya ve belagat (retorik) gibi alanlara dair bilgiler, edebî ve kültürel malzeme olmak üzere birçok unsur bulundururlar. Bu sebepten bir nevi klasik metinlerin zamana karşı koyan yüzüdürler. İki nesil arasındaki perdeyi kaldırarak metin ve insan, metin ve dil, metin ve sosyal zemin arasındaki bağı tekrar kurmaya vesile olurlar. Özellikle Arapça ve Farsça metinlere yazılan Türkçe şerhler bu yönüyle kültür elçileridirler. Bu türden yazılmış şerhler edebiyatımızda büyük bir yekûn oluşturmaktadırlar. Bunlardan biri de bu makalenin konusunu oluşturan eserdir. Şerh-i Kaside-i İbn Düreyd adını taşıyan bu eser, Abbasi şairlerinden İbn Düreyd’in el-Maksure olarak bilinen Arapça kasidesine XVII. yüzyılda, asıl adı Abdülkadir b. Osman el-Bigavî olan Vehbi-i Yemanî tarafından yazılmış Türkçe şerhi ihtiva etmektedir. Bu çalışmada, Vehbi-i Yemanî’nin hayatı ve eserleri hakkında ulaşılan bilgilere yer verildikten sonra müellifin, çalışmaya konu olan Şerh-i Kaside-i İbn Düreyd adlı eserini üzerine yazdığı el-Maksure’ye değinilmiştir. El-Maksure’nin müellifi İbn Düreyd hakkında bilgi verilmiş ve nihayetinde Vehbi’nin Şerh-i Kaside-i İbn Düreyd adlı eseri tanıtılarak eser hakkında değerlendirme yapılmıştır.
One of the methods that arise as a result of an effort to understand and understand literary texts is undoubtedly the "sherh" method. When regarded in particular the Turkish language, the reason for a text in our literature is either the original source of the work is in different languages or even if it is written in the same language, the text has a side that is uncomprehensible, necessary to explain. They are very rich, very rich, and very rich. They contain information on fields such as linguistics, dictionary science, history, geography and retorics, many elements, including literary and cultural materials. This is why they are the faces of the classical texts against time. By removing the curtain between the two generations, they are able to restore the link between text and man, text and language, text and social ground. Specifically in Arabic and Persian texts, Turkish sherhs are cultural messengers in this regard. This kind of writings make a great joke in our literature. One of them is the subject of this article. and the worship of the righteous. This is the name of the poet Abbasi Ibn Dureyd. by El-Maksure It is known as the 17th Arabic. In the century, the original name is Abdülkadir b. Osman el-Bigavî, which is written by Vehbi-i Yemanî. In this study, after the information obtained about the life and works of the Vehbi-i Yemanî, the author is subject to the work. and the worship of the righteous. He wrote on his name. by El-Maksure It was indicated. by El-Maksure He was informed of the fact that he was the one who was the one who was the one who was the one who was the one who was the one who was the one who was the one. and the worship of the righteous. The name of the work was presented to the work.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|