Hazine ve Maliye Bakanlığının kur farklarının esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan bahisle, KDV matrahının bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerektiği yönündeki görüşü öteden beri bilinmektedir. Ancak bir başka görüşe göre, lafız olarak KDV Kanunu’nda “kur farkı” ibaresinin yer almamasından dolayı; kur farklarının KDV’nin matrahına dahil olmaması gerektiği savunulmaktadır. Bu bakımdan kur farkları, mükellefler ile İdare arasında günümüze kadar hep bir ihtilaf konusu olmuştur. Konuya ilişkin olarak KDV Genel Uygulama Tebliği’nin ilgili bölümlerinin iptali ile ilgili olarak açılan bir davada Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, Danıştay Dördüncü Dairesinin davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar vermiş ve bu kararda, Kanun Koyucu’nun ithalat dışındaki işlemlerde kur farkının katma değer vergisi matrahına dahil edilmesini amaçlamadığını ifade etmiştir. Danıştay Dördüncü Dairesi’nin konu ile ilgili nihai kararı beklenirken, 18.01.2019 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 7161 sayılı Kanun’un 18’inci maddesi ile, “kur farkı” ibaresi de Kanun lafzına dahil edilmiş ve böylelikle kur farklarının da KDV’ye tabi olduğu konusunda Kanun Koyucu son sözü söylemiştir. Kanun maddesinin gerekçesinde ise, uygulamadaki tereddütlerin giderilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. Yapılan bu son düzenleme ile yurtiçi işlemlerde ortaya çıkan kur farklarının 18.01.2019 tarihinden itibaren KDV’ye tabi olacağı aşikardır. Kanun maddesinin gerekçesinde yer alan “tereddütlerin giderilmesi” ifadesine yer verilerek de Kanun Koyucu 18.01.2019 tarihinden önceki yurtiçi işlemlerde ortaya çıkan kur farklarının da KDV matrahına dahil olduğunu zımni olarak ifade etmiştir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|