Bu makalede, Fârâbî’nin siyaset felsefesine dair görüşlerini ağırlıklı olarak ele aldığı Fusûlu’l-Medenî, el-Medînetu’l-Fâzıla, es-Siyâsetu’l-Medeniyye ve Tahsîlu’s-Saâde adlı eserlerine referansla, Platon ve Aristoteles geleneğinde ortaya çıkan bir devlet anlayışına bağlı olmakla birlikte kendine özgü bir devlet tasarımının olup olmadığı sorgulanmaktadır. İçinde yaşadığı kültürün de itmesiyle Fârâbî’nin seçkinler seçkini (ehass’ul-havâs) betimlemesinin Platon, Aristoteles ve sonrasında ortaya çıkan aristokrasi rejiminin “aristokrat” algısından belirgin bir biçimde ayrıştığı varsayımı üzerinde durulmaktadır. Filozofun, tarihi süreç içerisinde ortaya çıkan aristokrasiye dayalı bir devlet düzeninden farklı bir ideal bir toplum tasarısı üzerinde durduğu vurgulanmaktadır. Onun tasarısının kısmen de olsa Platon’dan ayrılan yönlerine işaret edilmektedir. Fârâbî’nin yönetici olmak için doğuştan kabiliyetli olmaya yaptığı vurgunun, aristokrasinin soya dayalı üstünlüğünden farklı olarak, onun üstün nitelikli bir yönetici olmak için yeterli olmadığı sonucuna varılmaktadır
Alan : İlahiyat
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|