Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 ASOS INDEKS
 Görüntüleme 6
BALKAN ULUSLARININ MİLLETLEŞME SÜRECİNDE KİLİSE VE MEKTEPLER MESELESİ (1909-1910)
2022
Dergi:  
BENGİ Dünya Yörük-Türkmen Araştırmaları Dergisi
Yazar:  
Özet:

Sınırları içindeki gayrimüslim unsurları cemaatler şeklinde sınıflandırarak millet sistemi adı verilen bir teşkilat ile yöneten Osmanlı Devleti, 1789 Fransız İhtilali’nden sonra bu yönetim şeklinin Balkan Uluslarının gerek birbirleri gerekse devlet arasında yaşadıkları sorunların çözümünde yetersiz kalması nedeniyle, tebaa arasında eşitliği sağlamaya yönelik yeni çözüm yolları aramaya çalıştı. Ancak bu tarihlerde gerek Ruslar ve gerekse Balkanlarda çıkarları olan diğer milletler tarafından yürütülen ayrılıkçı faaliyetler öncelikli olarak Balkanlarda yaşayan gayrimüslim Osmanlı vatandaşları arasında, devletin yaptığı düzenlemelerden daha fazla ilgi görmüştür. Tanzimat Fermanı’nın getirmiş olduğu yeni haklar Islahat Fermanı ile geliştirildikten sonra bu gayrimüslim unsurlar Osmanlı toplumu içerisindeki farklılıklarını ortaya koymaya yönelik çeşitli girişimlerde bulundular ve Batı dünyasının da desteğini alarak millîleşme yolunda yeni bir mücadele başlattılar. Osmanlı Devleti tarafından hazırlanan nizamnâmeler ile, kendi millî kimliklerini elde etmeye çalışan bu topluluklar, mücadelelerini çift boyutlu sürdürmeye çalışmışlardır. Osmanlı Devleti’yle olan siyasal kimlik mücadelelerinin yanında kendi aralarındaki farklılıklarını ortaya çıkaracak adımlar atarak, Patrihane tarafından dayatılan Rumlaştırılmaya karşı tepkilerini ortaya koyarak bir taraftanda Ortodoks Rum Patrikhanesi ile mücadele içerisinde oldular. Bu sürecin ilk meyveleri 1870’li yıllarda Eksarhlığın kurulmasıyla, Rum Patrikliği’nden kopmayı başaran Bulgarlar ile Rumlar arasında başlayan çatışma, kısa zaman içerisinde Sırp, Ulah, Arnavut ve Romen kiliselerinin kurulması şeklinde kendini gösterdi. Bütün bu unsurların kendi toprak bütünlüklerini oluşturmadan önce, sahipsiz bir bölge olarak Osmanlı elinde kalan son toprak parçası olan Makedonya bölgesindeki kozmopolit yapıyı parçalayarak, elde edilebilecek en geniş parça ile kendi birliklerini oluşturma yoluna gittiler. Bu çatışmanın en önemli mücadele safhası, geniş cemaat katmanlarına ulaşabilmek amacıyla bölgede bulunan kilise ve mekteplerin, Ortodoks Rum Patrikliği kontrolünden kurtarılması siyasetine dayanmaktaydı. Bunu gerçekleştirmek amacıyla atılan adımlar arasında politika ve şiddet neredeyse başabaş götürülmekteydi. Bu açıdan bakıldığında Makedonya, Bulgarlar kadar Rumlar açısından da geniş bir cemaat kaynağı idi ve iki unsurun çatışması bölgeyi kan gölüne çevirmişti. Osmanlı Devleti ise unsurları arasında başlayan bu mücadeleyi durdurmak adına bir şey yapabilecek durumda değildi. Bu sebeple yüzyıllardır beslediği Ortodoks Rum Patrikliği’nin tüm tepkilerine rağmen, bütün unsurların kendi kiliselerine sahip olabilmesinin önünü açmak ve aralarında problem olan cemaat, kilise ve mektep meselesini kendi eliyle ayıklayarak, kansız bir şekilde sonuçlandıracak yeni bir yol bulmayı denedi. Tek çıkar yol Kilise ve Mektepler Kanununu çıkarmak idi ve öyle de yapıldı. İttihat ve Terakki Parti yönetimi iyi niyetli olarak çıkardığı bu kanun sebebiyle Rumeli ve Balkanlarda kazandığı dostlardan daha fazla düşman sahibi oldu. Bu kanun her ne kadar Türk tarafının elini güçlendirmek amacıyla yapılmış olsa da, kısa bir zaman sonra bu unsurların aralarındaki meseleleri çözümlemiştir. Ancak bu defa kanundan faydalanan unsurlar, Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve birbirlerine verecekleri destekler sayesinde kendi bağımsızlıklarını elde etmelerini sağlayacak yeni bir çatışma alanı ortaya çıkararak, devletin Rumeli’deki varlığını sonlandıracak adımlar atılmasını sağlamışlardır.

Anahtar Kelimeler:

0
2022
Yazar:  
Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler








BENGİ Dünya Yörük-Türkmen Araştırmaları Dergisi

Dergi Türü :   Uluslararası

BENGİ Dünya Yörük-Türkmen Araştırmaları Dergisi