Views
15
Downloands
4
XIII. yüzyılda Anadolu, tarihinin en karmaşık dönemini yaşamaktadır. Doğudan gelen Moğol saldırıları, Anadolu Selçuklu devletini zayıflatmış, taht kavgaları ve yönetim zafiyeti başlamıştır. Batıda da Bizans İmparatorluğu çökmüş, tekfurlar arasında güç ve iktidar savaşları yapılmaktadır. Öte yandan beylikler de yönetimi ele geçirmek için aralarında çekişmektedirler. Böylesine sancılı bir dönemde Anadolu’ya gelen Hacı Bektaş Veli, bir yandan göçebe Türkmen topluluklarını bir araya getirip onları aydınlatmaya, yerli Hristiyanlarla kaynaştırmaya çalışırken öte yandan insanî ve ahlâkî öğretileriyle topluma barış, huzur, kardeşlik ve hoşgörü getirmek için kendi felsefesini oluşturmuştur. Hacı Bektaş Veli’nin felsefesinin özünde yatan insandır. “Bizim gönül Kâbe’miz insandır.” diyen Hünkâr’ın öğretisinde insanın gönlü, Tanrı’nın evi Kâbe olarak kabul edilir. Bu anlayış, onun insana, Tanrı’nın yarattığı en şerefli, en saygın varlık olarak bakıp onu diğer yaratılmışların içinde farklı bir yere oturtmasıyla ilgilidir. Hacı Bektaş Veli, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 2. maddesindeki “İnsanlar arasında ırk, dil, din, mezhep, siyasal görüş, sosyal köken, renk, cins farkı gözetilemez.” düşüncesini, 8. yüzyılda, Anadolu topraklarından duyurmuştur. İnsanı insan olduğu için sevip saymış, ona hoşgörülü davranmıştır. “Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız.” diyecek kadar hoşgörü sahibi olan Hacı Bektaş Veli, “İncinsen de, incitme.” sözüyle insan haysiyeti ve onurunun korunmasını öncelemiştir. Savunduğu temel insan değerleri ve ahlâk anlayışıyla bugün de yaşamakta, Anadolu hümanizmini tüm dünyaya yaymaya devam etmektedir.
The XIII. In the century, Anadolu lives the most complicated period of its history. The Mongol attacks from the east have weakened the Anadolu Selçuklu state, the throne struggles and government failure have begun. In the West, the Byzantine Empire has collapsed, and the power and power wars are undertaken between the tectures. And the men are fighting between them to take over the rule. Hacı Bektaş Veli, who came to Anadolu in such a punishment period, on the one hand, brought together the Turkmen communities to the immigrant and attempted to illuminate them, confuse them with the indigenous Christians, while on the other hand, with his human and moral doctrines, he created his own philosophy to bring peace, peace, brotherhood and tolerance to society. He is the one who is in the essence of the philosophy of Baktaş Veli. “Our heart is a man.” In the teaching of Hunkar, the heart of man is considered the house of God as the Cave. This understanding relates to the fact that he sees man as the most honorable, most respected being God has created and puts him in a different place within the other creatures. According to Article 2 of the Universal Declaration of Human Rights, “Race, language, religion, religions, political views, social origins, colors, and gender differences between humans cannot be observed.” His thought was announced in the 8th century, from the territory of Anatolia. He loves the human being and is tolerant to him. “Don’t forget that your enemy is human.” And he who is so tolerant as to say, “Don’t hurt.” The first is to protect human dignity and dignity. He lives with his fundamental human values and moral understanding today, and continues to spread the Anatolian humanism throughout the world.
Field : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Journal Type : Ulusal
Article Detail 
Similar Articles
Download PDF
Journal Information
Listen Paper
Cite
Print This Page
Share
Mendeley
