Osmanlı âlimlerinden Cemâleddin Aksarâyî’ye (ö. 791/1388-89?) nispetle “Cemâlîler” veya “Cemâlizâdeler” olarak bilinen köklü bir aileye mensup olan Cemâleddin İshâk el-Karamânî, XVI. asırda yaşamış bir Osmanlı âlimidir. Karaman’da dünyaya gelen Karamânî, ilim hayatına o dönem Aksaray’daki Cemâleddin Aksarâyî Medresesinde başlamış, Konya Medresesinde devam etmiş ve İstanbul’da devrin önemli hocalarından ders alarak ilmini tamamlamıştır. Aynı zamanda Şeyh Hamdullah’tan da hat dersi alarak bu alanda da kendisini kanıtlamıştır. Hac vecibesini yerine getirdikten sonra İstanbul’a yerleşen Karamânî, dönemin kadısı olan hocası Muslihuddin Kastallânî ile yaşadığı bir olay sebebiyle tasavvufa yönelmiş, Karaman’a dönerek Halvetiyye tarikatının halifelerinden olan Habib Karamânî‘ye bağlanmıştır. Hocasının icazetiyle Karaman’da bir süre halkı irşat ile ilgilenmiş, hayatının sonuna doğru tekrar İstanbul’a gelerek amcası Veziriazam Pîri Mehmet Paşa’nın kendisi için yaptırdığı tekkede irşat vazifesine devam etmiştir. Karamânî, H. 933’te İstanbul’da vefat etmiştir. Karamânî, tefsir, hadis, Arap dili ve belagati gibi çeşitli ilimlerde eserler vermiş, ayrıca tasavvufi içerikli Türkçe ve Arapça kasideler yazmıştır. Karamânî’nin Arapça kasidelerinden biri “Kasîde-i Hâiyye”dir. Karamânî, bu kasidede genel olarak bu dünyanın gelip geçici olduğundan, aklı olanın bu dünyaya kanmayacağından, insanın günahkâr ve aciz bir kul olduğundan bahsederek bağışlaması için Allah’a dua eder. Bu makalede Cemâleddin İshâk el-Karamânî hakkında kısaca bilgi verildikten sonra “Kasîde-i Hâiyye”nin farklı nüshaları karşılaştırılacak, Türkçeye tercümesi yapılacak, kaside şekil ve muhteva yönünden incelenecektir.
Osmanlı âlimlerinden Cemâleddin Aksarâyî’ye (ö. 791/1388-89?) nispetle “Cemâlîler” veya “Cemâlizâdeler” olarak bilinen köklü bir aileye mensup olan Cemâleddin İshâk el-Karamânî, XVI. asırda yaşamış bir Osmanlı âlimidir. Karaman’da dünyaya gelen Karamânî, ilim hayatına o dönem Aksaray’daki Cemâleddin Aksarâyî Medresesinde başlamış, Konya Medresesinde devam etmiş ve İstanbul’da devrin önemli hocalarından ders alarak ilmini tamamlamıştır. Aynı zamanda Şeyh Hamdullah’tan da hat dersi alarak bu alanda da kendisini kanıtlamıştır. Hac vecibesini yerine getirdikten sonra İstanbul’a yerleşen Karamânî, dönemin kadısı olan hocası Muslihuddin Kastallânî ile yaşadığı bir olay sebebiyle tasavvufa yönelmiş, Karaman’a dönerek Halvetiyye tarikatının halifelerinden olan Habib Karamânî‘ye bağlanmıştır. Hocasının icazetiyle Karaman’da bir süre halkı irşat ile ilgilenmiş, hayatının sonuna doğru tekrar İstanbul’a gelerek amcası Veziriazam Pîri Mehmet Paşa’nın kendisi için yaptırdığı tekkede irşat vazifesine devam etmiştir. Karamânî, H. 933’te İstanbul’da vefat etmiştir. Karamânî, tefsir, hadis, Arap dili ve belagati gibi çeşitli ilimlerde eserler vermiş, ayrıca tasavvufi içerikli Türkçe ve Arapça kasideler yazmıştır. Karamânî’nin Arapça kasidelerinden biri “Kasîde-i Hâiyye”dir. Karamânî, bu kasidede genel olarak bu dünyanın gelip geçici olduğundan, aklı olanın bu dünyaya kanmayacağından, insanın günahkâr ve aciz bir kul olduğundan bahsederek bağışlaması için Allah’a dua eder. Bu makalede Cemâleddin İshâk el-Karamânî hakkında kısaca bilgi verildikten sonra “Kasîde-i Hâiyye”nin farklı nüshaları karşılaştırılacak, Türkçeye tercümesi yapılacak, kaside şekil ve muhteva yönünden incelenecektir.
Field : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|