Kitabın başlığı hangi İslam felsefî geleneğinin kastedildiğini açık bir şekilde ortaya koymakla birlikte, Meşşâî felsefenin analitik olarak nitelendirilmesi alışılagelen bir tercih değildir. Buna ilaveten yazar, Önsöz bölümünün ilk satırlarında felsefe çevrelerinde hâlihazırda tedavülde olan ve yaklaşık yüz senedir genel kabul gören analitik felsefe ve kıta Avrupa felsefesi ayırımını temelsiz bulduğunu ifade etmektedir. Ona göre bu ayırım, iki gelenek arasında esaslı bir farkın (substantial distinction) varlığından ziyade, felsefe yapma tarzına ve birtakım sosyal/ideolojik nedenlere dayanmaktadır. Bu yüzeysel farklılığın ayrıntılarına girmeden yazar, kitaptaki amaçlarının birinin de İslam felsefesinin -B. Russel’in yaptığı gibi- kolay kolay göz ardı edilemeyeceğini ve sanıldığından çok daha fazla ‘analitik’ olarak değerlendirebileceğini çağdaş ‘analitik’ felsefe mensuplarına göstermek olduğunu belirtmektedir (ss. viii-x).
Although the title of the book clearly reveals which Islamic philosophical tradition is meant, the analysis of the Meşâi philosophy is not a common choice. In addition, the author states that in the first lines of the Prejudice section, the distinction between the analytical philosophy and the continental European philosophy, which is already being treated in philosophy environments and has been generally accepted for
Alan : İlahiyat
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|