Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 24
 İndirme 3
Ankara Ermenileri: Meryem Ana Manastırı
2021
Dergi:  
Turkish Studies
Yazar:  
Özet:

  1. yüzyıldan itibaren özellikle dokuma sektörüne bağlı olarak gelişen Ankara’da ekonomik yaşam canlanmış, buna bağlı olarak Avrupalı tüccarlara aracılık eden Ermenilerin nüfusu giderek artmıştır. 18. - 19. yüzyıllarda misyoner rahiplerin faaliyetleri sonucu şehirde çok sayıda aile Katolikliğe geçmiş ve Ankara Ermenileri Gregoryen, Katolik ve Protestan olarak ayrılmıştır. Bu çalışmanın konusunu, gezginlerin sıkça bahsettiği Gregoryen Ermeni manastırı oluşturmaktadır. Şimdiye kadar hakkında monografik bir çalışma yapılmayan ve günümüze gelmeyen söz konusu manastır, “Ankara Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana) Vankı”, "Saint Marie”, “Garmir Manastır (Kırmızı Manastır)” gibi farklı isimlerle anılmış ve Ankara’nın kutsal bir yer olması nedeniyle önemli bir ruhani merkez olmuştur. 1914 yılında halen faaliyette olduğu bilinen Surp Asdvadzadzin’in Batı ve Orta Anadolu’nun en eski Ermeni manastırı olduğu vurgulanmıştır. Bu manastırın ilk nüvelerinin 12. yüzyılda oluştuğu tahmin edilse de bu konuda kesin bir veri yoktur. Asıl yapı topluluğu 18. yüzyıl ortalarında yapılmış veya yenilenmiştir. Meryem Ana’ya adanan ve Çubuk Çayı kıyısına yapılan manastır bugünkü Etlik semti civarına yapılmıştır. 18.-19. yüzyıl gezginleri, yapının şehir dışında olduğunu vurgulamış, çevresinde tarımla uğraşıldığından, meyve ağaçları yetiştirildiğinden söz etmişlerdir. 1915 tarihinden itibaren I. Dünya Savaşı esirlerinin toplandığı bir “esir kampı” haline getirilen yapı topluluğu, sonrasında yıkılmış veya yanmıştır. Surp Asdvadzadzin’den günümüze bir şey kalmamıştır fakat söz konusu manastıra yer veren resimler ve gravürler yapı hakkında önemli verilen sunmaktadır. Burada; Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgeleri, misyoner raporları, gezginlerin günlükleri, Ermeni kaynakları, dönem gazeteleri, resimler, gravürler, fotoğraflar, kartpostallar gibi kaynakların sunduklarıyla sadece aslında yok olmuş bir yapı topluluğu değerlendirilmemiş, çok yönlü bir şehir tarihinin okunması amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler:

The Armenians Of Ankara: The Surp Asdvadzadzin Monastery
2021
Dergi:  
Turkish Studies
Yazar:  
Özet:

From the sixteenth century onwards, Ankara developed in parallel with its weaving sector that invigorated the economic life in the city; resulting in the growth of its Armenian population who acted as intermediaries to European merchants. Due to the activities of missionary priests in the eighteenth and nineteenth centuries, many families in the city converted to Catholicism, and the Armenians of Ankara were separated into Gregorians, Catholics and Protestants. The subject of this study is the Gregorian Armenian monastery mentioned by travelers. It served as a spiritual center due to Ankara’s status as a holy place and was known by many different names: the Ankara Surp Asdvadzadzin (Holy Mother of God) Vank, Saint Marie and the Garmir Monastery (The Red Monastery)”. It did not survive and has never been the subject of a monographic study. The Surp Asdvadzadzin Monastery was known to be still active in 1914, and it was the oldest Armenian monastery in Western and Central Anatolia. The core structures of the monastery are thought to have been built in the twelfth century, although there are no definitive data to confirm this. The main structures were erected or renovated around the mid-eighteenth century. The monastery was devoted to the Virgin Mary and built on the shores of the Çubuk River, which corresponds to today’s Etlik district. The eighteenth and nineteenth century travelers emphasized that the structure was located in the suburbs, with agricultural activity and orchards around it. From 1915 onwards, it was turned into a “prison camp” for prisoners of war from World War I, and then burnt or demolished. Although nothing remains of the Surp Asdvadzadzin Monastery, its depictions in paintings and etchings give important information about the structure. With the help of sources like the Ottoman Archives of the Prime Ministry, missionary reports, travelers’ accounts, Armenian sources, contemporary newspapers, paintings, etchings, photographs and postcards, this study not only examines structures that have disappeared, but also aims to present a well-rounded history of the city.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler










Turkish Studies

Alan :   Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 12.054
Atıf : 46.299
2023 Impact/Etki : 0.276
Turkish Studies